Başarının anahtarlarından biri de "bu hayattan keyif almak" bana kalırsa

Hayatımda hep "mükemmel" olmak yerine, "özgün" olmayı seçtim.

Başarının anahtarlarından biri de "bu hayattan keyif almak" bana kalırsa
Pazar sabahı keyifli bir yazı yazmak istedim. Dün akşam değerli Ali Nesin'in bir videosuna denk geldim.. Videoda diyordu ki, "bu bilgi ne işime yarayacak?" dersen, zaten sen bitmişsin demektir diyordu. Onlar buzdolabını bulur, sen o buzdolabını gelir kopyalar üretirsin, onlar bilgisayarı bulur, sen bulur kopyalar üretirsin, onlar şunu-bunu yapar, sen onu getirir burada üretirsin. Ama hiç bir zaman "yeni bir şey" bulamazsın. Çünkü bu bilgi ne işime yarayacak dersen ve bilgiyi "işime yarar" ya da "yaramaz diye" ayırmaya kalkarsan, o zaman gelişimin önünü de tıkamış olursun. Kısacası "kopya" olursun, kopya bir hayat geçirirsin.

Hayatımda hep "mükemmel" olmak yerine, "özgün" olmayı seçtim. Kendime özgün stilim, düşüncem, kendime özgün giyimim, yaşam görüşlerim oldu hep. Sistemin bizleri zorladığı "mükemmel olmak" görüşünü hiç bir zaman anlamadım mesela. İşin biyolojisi de aslında öyle. Hepimiz birbirimizin genetik olarak %99 kopyası olmakla birlikte, hepimiz parmak izlerimiz gibi özgünüz. Tam da bu özgünlüğü koruyarak, özgünlüğü geliştirerek, geleceğe ilerlemeliyiz. Kendimize "değer" katmalıyız.

Dünyaya "bu ne işime yarayacak" gözüyle bakmaya başladığımızda, bizi duygudan duyguya sürükleyen müziğin, muazzam emekler sergilenerek yapılan her türlü sanatın, hobilerin, hayatınızda belki bir daha gitmeyeceğiniz bir yerde beslediğiniz bir sokak hayvanının, insanlara gülümsemenizin, sevdiklerinizle birlikte güneşin batışını izlemenizin ya da baharda açan çiçekleri gördüğünüzde sevindiğinizin de bir anlamı kalmıyor. Yine Ali Nesin'in dediği gibi, ne işime yarayacak çerçevesinden baktığınızda "insanlar sadece çocuk yapmak için hayatlarında bir iki kere sevişmeli, ama gerçek hiçte öyle değil" diyordu.

Başarının anahtarlarından biri de "bu hayattan keyif almak" bana kalırsa. Çünkü motivasyonun, üretkenliğin, yenilikçiliğin temelinde hep ama hep yaşamdan keyif almak var. Bu keyif illa çok lüks yaşamlar sürmek değil elbette. Köy domatesi satan bir teyzeden kilolarca domates alıp, sevdiğin insanlara domates hediye etmek de bir keyif, ya da sabah işe giderken, önce kendine ve sonrasında birlikte çalıştığın insanlara iyi görünmek için, onlara duyduğun saygıyı göstermek için verdiğin sabah uğraşından sonra arabada giderken biraz sesli bir şekilde, sevdiğin insanlarla dinlediğin Blues müzikler de bir keyif.

İnsanlar bazen merak ederler, "Can bu yaşam motivasyonunu nereden buluyorsun" diye. Hep aynı cevabı veririm: Yaşamayı seviyorum. Ve yaşamayı gerçekten seven insanlarla bir arada vakit geçirmeyi, hep birlikte geleceğe ilerlemeyi, birlikte projeler yapmayı, birlikte insanları motive etmeyi, birlikte bu zamana kadar hiç yapılmamış deneyleri yapmayı, keşfetmeyi, üretmeyi, kısacası yaşamın hakkını vererek yaşamayı seviyorum. Motivasyonumun kaynağı tam olarak bu.

Yaşam nasıl olsa bir şekilde bitecek. Bu hayatı negatif duygularla geçirip, hayatı küfrederek yaşamak ya da hayata sımsıkı bağlanıp, senin yaşaman için atan kalbine bile şükrederek geçirmek.. Tercih bizim.

Can KAYACILAR

Biyolog, Davranış Bilimci (Neuroscientist, MSc)
Bu resim için alternatif metin açıklaması yok