Sevgili Dostlar,
Neden mahallemizdeki bir dükkanda satılan bir ürünü 100 TL’ye almak varken gidip marka olmuş bir mağazadan 300 TL’ye almayı tercih ediyoruz?
Tahmin ediyorum bunun onlarca cevabı vardır, kaliteli ürün aldığımızı düşünmek, bir sorun yaşandığında muhatap bulabilmek ve belki kendimizi daha iyi hissetmek. İşte bu yüzden herkes daha fazla görünür olmak, ürün ve hizmetlerini daha iyi fiyata satmak için marka yaratmaya, bunun için zaman ve para harcamaya çalışıyor.
Kolay bir süreç değil, binlerce firma arasından sıyrılmak, herkesin konuşacağı pazarlama çalışmaları yapmak, sadık müşteriler yaratmak ve bunu sürdürülebilir kılmak. Yapan yapıyor, kimisi yolda kalıyor, kimisi ise bir gün öyle bir şeyle karşılaşıyor ki yıllardır verdiği emeği sadece bir günde çöpe atabiliyor.
Geçtiğimiz ay bir tüketici aldığı çikolata küflü çıkınca LinkedIn üzerinden markayı etiketleyerek bir soru sordu ve olanlar oldu. Şirketin kurucusu aynı zamanda CEO’su olan Elif Aslı Yıldız çok yakışık almayan bir cevap yazınca çarşı karıştı. İnsanlardan çok tepki alınca bir özür mesajı yayınladı ama özrü kabahatinden beter durumu oldu.
İş öyle bir seviyeye geldi ki herkes firmayı kurcalamaya ve araştırmaya başladı. CEO’nun yüksek lisans derecesi sahte çıktı, milyon dolarlık satış beyanatına göre ödenen vergi sorgulanmaya başlandı, markayı satan market zincirleri satış yapmayı bıraktı ve Elif Aslı Yıldız CEO’luk görevinden istifa etti.
Gelinen noktada belki de on beş gün önce binlerce hayran kitlesi olan marka itibar kaybına uğradı, günün sonunda arkasında kötü bir dijital iz bıraktı. Buradan çıkması ve eski günlerine dönmesi zor mu, değil elbette ama belki de eskisinden daha fazla para harcaması ve çabalaması gerekecek.
Bu yaşananlar eminim bir vaka çalışması olarak üniversitelerde ve iş hayatına girişte verilen eğitimlerde yer alacak. O mesaja “ilginiz için teşekkür eder, gereken araştırmaları yapacağız” gibisinden cevap verilse, aynı çikolata hediye olarak şikayeti yapan kişiye gönderilseydi şu anda marka ve CEO bambaşka bir yerde olacaktı ama olmadı.
Bu olayı belki çoğunuz bir yerlerde okudunuz belki de ilk defa denk geldiniz bilemiyorum ama marka denen konu işte bu kadar hassas. Bir de sanırım bu tip kibirli insanlardan çok bunaldık, en ufak bir haksızlık olduğunda hemen tepki vermeye başladık. Markayı yaptık oldu bitti demekle olmuyor, artık yeni ekonomi dönemi, dijital tüketici en ufak bir hatayı affetmiyor.
Gelecek günlerde nerede etkinliklerimiz var aşağıda göreceksiniz. Kendi düzenlediğimiz etkinliklerin dışında konuk olduklarımız da var.
Hala tanışmadıysak sizi bu hafta Salı akşamı İstanbul’da yapacağımız E-Ticaret Sohbetlerine bekleriz. E-Ticarette Müşteri Memnuniyeti hakkında birbirinden değerli üç konukla beraber olacağımız etkinliğe hepinizi bekliyoruz. Yerinizi ayırtmak için buraya tıklamanız ve kayıt olmanız yeterli.
16 Mayıs Perşembe günü Denizli’de Oniki adlı etkinlikte konuşmacı olarak yer alacağım, yaptığınız işe göre ücretsiz biletler de var, buradan daha detaylı bilgi alıp başvurunuzu yapabilirsiniz.
Son haber ise Ankara’da yaşayan dostlarımıza. Eylül ayından itibaren Ankara’da her ay dijitalleşme ve e-ticaretle alakalı eğitim ve etkinlikler yapacağız. Doğma büyüme Ankara’lıyım ama İstanbul’a geleli yıllar oldu o yüzden oradaki ihtiyaçları anlayabilmek için oradaki dostlara soruyorum, hazır denk gelmişken Ankara’da yaşayanlara da buradan sorayım, en fazla 60 saniyenizi alacak bu anketi cevaplarsanız çok sevinirim.
Güzel bir hafta olması dileğiyle Sevgiler
Murat Erdör
People Connector
|
Editor
0
