DEVLET DEMEK CAN, NAMUS VE MAL EMNİYETİNİ SAĞLAYAN KURUM DEMEKTİR.

Devlet demek, vatandaşının can, mal ve namus güvenliğini sağlayan kurum demektir. Kurup

DEVLET DEMEK CAN, NAMUS VE MAL EMNİYETİNİ SAĞLAYAN KURUM DEMEKTİR.

DEVLET DEMEK CAN, NAMUS VE MAL EMNİYETİNİ SAĞLAYAN KURUM DEMEKTİR.
Nurullah Çetin

Devlet demek, vatandaşının can, mal ve namus güvenliğini sağlayan kurum demektir. Kurup yaşattığımız Türk Devletinin bizim hem canımızı, hem namusumuzu, hem de malımızı korumasını istiyoruz. Bu üç değerden en önemlisi namusumuzdur. Namusumuz yoksa mal da can da bir işe yaramaz. Namus demek, sadece cinsellik anlamında mahremiyetimiz, iffetimiz demek değildir.

Namus aynı zamanda inancımız, dinimiz, kültürümüz, değerlerimiz, sembollerimiz, kimliğimiz, Türklüğümüz demektir. En önde gelen namus değerimiz ise dinimiz İslam’dır. Bu bağlamda mesela son zamanlarda ülke içinde bizim namusumuza yönelik tehdit ve tehlikeler hızla artmıştır. Ancak dinimiz İslam, son zamanlarda daha önceki dönemlerde olmadığı kadar yoğun saldırılar altındadır. Bu saldırıların başlıcaları şunlardır:

1.Misyonerlik Faaliyetleri: Özellikle üniversite çevrelerinde misyoner örgütler cirit atıyor. Güpegündüz meydanlarda kitap, dergi, broşür tezgâhı açıp gelen geçene bedava dağıtıyorlar. Üniversite gençlerini çevirip onları zehirliyorlar. Hem okul bitene kadar, hem de okul bittikten sonra iş, aş, eş vaadi gibi maddi manevi çok büyük destek vaad edip onları avlıyorlar.

Bunlara böyle meydanlarda, sokak aralarında, üniversite çevrelerinde propaganda, aldatma, kandırma, avlama tavlama faaliyetlerine kim izin veriyor? Türk Devleti ve milleti uyuyor mu?

Misyonerlik sırf bir din tebliği değildir. Misyonerlerin amacı, Türk milletini İslam’dan uzaklaştırıp Hristiyanlaştırarak Türkiye’yi Haçlı saldırıları karşısında savunmasız bırakmaktır. Misyoner avcılar kanalıyla Hristiyanlaştırılacak kitle, yarın Allah korusun bir Amerika, Avrupa ya da başka bir Haçlı saldırısı karşısında onların içerden işbirlikçisi olacaktır. Yani bu karanlık örgütler dahilî bedhah üretiyorlar. Dolayısıyla misyonerlik, emperyalizmin bir zemin döşeme aracıdır.

2.İslam’ı İtibarsızlaştırma Faaliyetleri: Özellikle sosyal medyada bazı çarpık, hırsız ve iğrenç Müslümanımsılar bahane edilerek, sanki onlar İslam demekmiş gibi İslam aşağılanıp itibarsızlaştırılıyor. Öbür yandan hemen Deizm, Tengricilik, sekülerizm gibi düşünceler propaganda edilmektedir. Türk çocukları bu kanallarla İslam’dan uzaklaştırılmakta ve tamamen maddeci, tüketimci, eğlenceci, israfçı, anlık günlük yaşayan ruhsuz, dinsiz, donsuz, imansız, milliyetsiz bir kitle oluşturulmak istenmektedir. Böylece yozlaşmış, mankurtlaşmış, ruhsuzlaşmış, şuursuzlaşmış, milliyetsizleşmiş kitle vatanı, devleti, bayrağı, dini, dili, kültürü savunmayacak ve ülkeyi emperyalizme kolayca teslim edebilecektir.

3.Aile Kurumunu Yok Etmek: İslam’ın ve Türklüğün en önemli kurumlarından biri olan Türk aile kurumu ve evlilik hızla itibarsızlaştırılıyor, değersizleştiriliyor, kökünden yıkılıyor. Türk gençleri evlilikten uzaklaştırılıp fuhşa, nikahsız yaşamaya teşvik ediliyor, karı-koca geçimsizlikleri ve boşanmaları körükleniyor, anlık günlük cinsel ilişkilerle gençlik çürütülüyor, uyuşturucuya, içkiye, sigaraya, boşvermişliğe, sorumsuzluğa itiliyor, çok çocuk yapmanın aleyhinde propagandalar yapılıyor.

Aile kurumu darmadağın edilmiş bir millet, düşmanlar tarafından kolayca teslim alınabilecektir. Hatta teslim almaya gerek kalmayacaktır; çünkü ortada teslim alınacak millet diye bir varlık kalmayacaktır.

Bütün bu tehdit ve tehlikelere karşı yapılması gerekenler:
1.Misyonerlik faaliyetlerinin tamamı yasaklanmalı, hiçbirine izin verilmemeli, sıkı bir takibat altına alınmalıdır. 1928 yılı Ocak ayında Bursa’da Amerikan Kız Koleji’nde, Madelet, Nemika ve Seniha Kamran adlı üç kız çocuğunun Hıristiyan yapıldığının ortaya çıkması üzerine bu koleji derhal kapatan Atatürk kadar İslamcı olun yeter.

2. Deizm, Tengricilik, sekülerizm konusunda tam donanımlı, yetkin ve etkin, samimi, doğru, sahih İslam imanı ve bilgisine sahip gerçek bilim ve düşünce adamlarını ülke çapında seferber edin. Basın yayın organları, konferanslar, broşürler, kitapçıklar, eğitim seminerleri gibi her türlü imkânı vererek onlara bu konularda gençliğimizi aydınlatma ve bilinçlendirme şartları hazırlayın. Bunları yapmazsanız, yarın koltuklarınızı dayadığınız devletinizi, maddi ve manevi bütün varlıklarınızı savunacak ve koruyacak bir millet bulamayacaksınız. Çünkü İsraillilerin akrabaları ve dostları, gençliğinizi elinizin altından alıp götürmüş olacak, siz de biz de ayazda kalacağız.

3.Türk aile kurumunu yeniden diriltmek, ayağa kaldırmak, itibarlı ve değerli hale getirmek için seferber olun. Evliliği özendirin, sosyal ve ekonomik imkânlarla cazip hale getirin ve her alanda evlenme kolaylıklarını artırın. İsraf ve tüketim alışkanlıklarını yok edin, tutumlu, kanaatkâr ve sabırlı olma kültürünü aşılayın. Her ailenin en az 5 çocuk yapmasını sağlayacak başta iş imkânı olmak üzere bütün sosyal, kültürel, ekonomik şartları ve teşvikleri hazırlayın ve hemen hayata geçirin. Yoksa çok geç kalırsınız. Aileniz yoksa milletiniz de yoktur; milletiniz yoksa elinizde devlet de kalmaz, vatan da, din de.