Türkiye’de Sosyal Girişimcilik, Mülteciler ve Sosyal Dönüşüm

Girişimci mülteciler desteklenmeli

Türkiye’de Sosyal Girişimcilik, Mülteciler ve Sosyal Dönüşüm
 

 

BİLGİ Göç Çalışmaları Uygulama ve Araştırma Merkezi ile Belfast Queen’s Üniversitesi Senatör George J. Mitchell Küresel Barış, Güvenlik ve Adalet Enstitüsü işbirliğiyle düzenlenen “Sosyal Girişimciliği İrdelemek: Mültecilerin Geçim Kaynakları ve İstihdam Edilebilirliği” konulu konferans santralistanbul Kampüsü’nde gerçekleştirildi. Konferansta, iki kurumun British Academy desteğiyle Ocak 2018 - 2020 döneminde yürüttükleri “Türkiye’de Sosyal Girişimcilik, Mülteciler ve Sosyal Dönüşüm” projesinin ön bulguları açıklandı

 

BİLGİ Göç Çalışmaları Uygulama ve Araştırma Merkezi ile Belfast Queen’s Üniversitesi Senatör George J. Mitchell Küresel Barış, Güvenlik ve Adalet Enstitüsü işbirliğiyle düzenlenen konferansta, British Academy desteğiyle Ocak 2018 - 2020 döneminde yürüttükleri “Türkiye’de Sosyal Girişimcilik, Mülteciler ve Sosyal Dönüşüm” projesinin ön bulguları açıklandı.

 

Mültecilerin sosyoekonomik entegrasyonunda sosyal girişimciliğin ve sivil toplumun rolünü, katkılarını ve sınırlılıklarını tartışmayı amaçlayan konferansın açılış konuşmasını İstanbul Bilgi Üniversitesi Sosyal ve Beşeri Bilimler Fakültesi Dekanı ve Göç Çalışmaları Uygulama ve Araştırma Merkez Müdürü Prof. Dr. Pınar Uyan Semerci yaptı. Prof. Dr. Uyan Semerci, mülteci sorununun küresel bir sorun olduğuna dikkat çekerek “Türkiye’de Sosyal Girişimcilik, Mülteciler ve Sosyal Dönüşüm projesinin Türkiye ayağında yapılan çalışmada özellikle İstanbul’a yoğunlaştık. Bu çerçevede de sosyal girişimciliğin tanımını, özellikle mülteciler başta olmak üzere kırılgan gruplar açısından nasıl bir imkân yaratabildiğini ve kısıtlılıklarını tüm boyutlarıyla ele almak istiyoruz. Çalışmamız İstanbul’da 12 kurumla yapılan derinlemesine mülakatın yanı sıra benzer kriterlere sahip internet üzerinden eriştiğimiz kurumların 39’unun doldurduğu anket sonuçları çerçevesinden kurum yapıları; kaynakları, projeleri ve faydalanıcıların durumlarını ele alıyor. Özellikle çocuk işçiliği başta olmak üzere enformel iş gücünün yarattığı sorunlar bizim yıllardır çalıştığımız alan ve bu çerçevede de başka bir üretim ve insana yaraşır işe dair tüm tartışmaları çok önemsiyoruz. Tabii ki bu tartışmaları yürütürken mülteci hakları, insan hakları ve çocuk hakları çerçevesini dışarda bırakmamalıyız” dedi.

 

Girişimci mülteciler desteklenmeli

Belfast Queen’s Üniversitesi Senatör George J. Mitchell Küresel Barış, Güvenlik ve Adalet Enstitüsü proje ekibinden Dr. Evropi Chatzipanagiotidou, sanatçı mültecilerin çalışmalarına dair yaptıkları araştırmayı aktardı. Chatzipanagiotidou, “Sanat eserlerinin mültecilerin seslerini duyurmada önemli bir yeri var. Bunun yanı sıra sanatçılar açısından uluslararası platformlar oldukça değerli. Ancak bazı sanatçılar eserlerinin mülteci olmalarına bağlı olarak ele alınmasından rahatsızlar. Bu şekilde bir yaklaşım aslında bir biçimde değersizleştirme olarak aktarılıyor” dedi. Proje ekibinden Dr. Fiona Murphy ise saha çalışmasında ele aldıkları bir örnek girişimi aktarırken, “Suriyeli mülteci kadınlar aile bütçesine katkıda bulunabilmek adına kazak, atkı, oyuncaklar, bebek giysileri örüyorlar. Üretilen ürünler sosyal medya üzerinden satılıyor. Bu aynı zamanda Suriyeli mülteci kadınların evlerinden çıkmalarına, yaşama katılmalarına bir imkân sağlıyor” dedi.

 

Projenin ön bulgularına dair detayları paylaşan, projenin saha çalışmasını yürüten BİLGİ Göç Çalışmaları Uygulama ve Araştırma Merkezi Araştırmacısı Dr. Tuğçe Erçetin,“Sosyal girişimler ve bu alanda iş gücü yaratmaya dair çalışan STK’lardan faydalanan 15 erkek ve 7 kadın mülteci katılımcı ile gerçekleştirilen derinlemesine mülakatlar gösteriyor ki; işe erişimin ya da girişimlerde yer almanın yanı sıra bu ortamın içinde olmak mültecilere bir katkı sağlıyor. Bu kurumların içindeki karşılaşmalar, hem sosyalleşmelerine imkân sağlıyor, hem de networklere dâhil olmalarına.” Dr. Erçetin, düşük gelir, iş bulmadaki sıkıntılar, çalışma koşulları, çalışma izni ve dilin ortak sorun olarak aktarıldığını belirterek çoğunlukla ailelerin bir arada yaşadığını da vurguladı.

 

Türkiye’de sosyal girişimci olmak

İstanbul Bilgi Üniversitesi ve Adım Adım Girişimi’nden Itır Erhart, Ashoka, İstanbul Bilgi Üniversitesi ve birçok üniversitesinin de yer aldığı British Council tarafından desteklenen “Türkiye’de Sosyal Girişimlerin Durumu” başlıklı araştırmanın sonuçlarını katılımcılarla paylaştı. Bu araştırmaya göre; Türkiye’de 9 bin sosyal girişimci var ve kurulan girişimlerin yüzde 55’i kadınlar tarafından yönetiliyor. Sosyal girişimcilerin yüzde 47’sini ise 35 yaş altı gençler oluşturuyor. Sosyal girişimcilik alanında yaşanan sorunlara dikkat çeken Erhart, “Sosyal girişimciler yasal boşluklar nedeniyle kooperatif, limited şirket, şahıs şirketi, anonim şirket, dernek ve vakıfların iktisadi işletmeleri gibi farklı yasal statüleri kullanmak durumunda kalıyorlar. Sosyal girişimciler, veriler aksini söylese bile işlerinin iyi gideceği konusunda oldukça eminler. Ancak sosyal girişimciler toplumda gönüllü olarak algılandığından para kazanamadıkları düşünülüyor. Bu da kurumların sosyal girişimcilerle çalışmayı tercih etmemelerine neden oluyor” şeklinde konuştu.

 

Günümüzde mültecilerin geçim kaynakları ve sürdürülebilirliği açısından sosyal girişimcilik, mülteci girişimciliği, sivil toplum kuruluşlarının mülteciler için sağladığı beceri geliştirici veya istihdama yönelik faaliyetler ile doğrudan STK’larda istihdam olanaklarının sunduğu imkânların ve eksikliklerin değerlendirildiği oturumun moderatörlüğünü BİLGİ Uluslararası İlişkiler Bölüm Başkanı ve Göç Çalışmaları Uygulama ve Araştırma Merkezi proje ekibinden Prof. Dr. Emre Erdoğan yürüttü. Konferansta, Ashoka Türkiye’den Zeynep Meydanoğlu, Kök Projekt’ten Shirley Kaston, IDEMA’dan Ahmet Batat, Bozen-Bolzano Hür Üniversitesi’nden Claudia Lintner, Habitat Derneği’nden Başak Saral, Hayata Destek Derneği’nden Mustafa İşlek ve TEPAV’dan Omar Kadkoy da çalışma ve değerlendirmelerini paylaştı.

 

 

 

Detaylı Bilgi:

Gökçe Kopuk / İstanbul Bilgi Üniversitesi / 0538 095 61 56 / [email protected]

 

İstanbul Bilgi Üniversitesi Hakkında:

İstanbul Bilgi Üniversitesi, 1996 yılında Türkiye’de üniversite yaşamına yeni bir soluk getirmek amacıyla “Okul için değil yaşam için öğrenmeliyiz” ilkesiyle yola çıkarak kurulmuştur. Yaklaşık 1500 kişilik bir öğretim kadrosuna sahip olan üniversitenin 20.000’e yakın öğrencisi ve 45.000’e yakın mezunu vardır. İstanbul Bilgi Üniversitesi, Sosyal ve Beşeri Bilimler, Hukuk, İşletme, İletişim, Sağlık Bilimleri, Mimarlık ile Mühendislik ve Doğa Bilimleri fakültelerinin yanı sıra yüksekokulları, meslek yüksekokulları ve enstitüleri çatısı altında 150’yi aşkın ön lisans, lisans ve doktora programı sunmaktadır. Kurulduğu günden bu yana öğrencilerine uluslararası gelişim fırsatları sunan İstanbul Bilgi Üniversitesi, Yükseköğretim Derecelendirme Kuruluşu QS’in 2020 yılı “Gelişmekte olan Avrupa Ülkeleri ve Orta Asya Üniversiteleri Sıralaması”nda en iyi 130 üniversite arasında yer almaktadır. İstanbul’un merkezinde, santralistanbul, Dolapdere, Kuştepe ve Kozyatağı olmak üzere dört kampüsü bulunmaktadır. İstanbul Bilgi Üniversitesi hakkında ayrıntılı bilgiye www.bilgi.edu.tr adresinden ulaşılabilir.