Tek başına bir adam, bir ülkenin mutfak sanatlarını marka haline getirebilir mi ?

Hiçbir başarı tesadüfen oluşmuyor.

Tek başına bir adam, bir ülkenin mutfak sanatlarını marka haline getirebilir mi ?
Tek başına bir adam, bir ülkenin mutfak sanatlarını marka haline getirebilir mi ?

Paul Bocuse, 55 sene boyunca bugüne kadar üst üste 3 Michelin Yıldızı alan tek yer "L'Auberge du Pont de Collonges" restoranın şefi ama esasen deyim yerindeyse tarihi 500 yıla dayanan "Fransız Mutfağı" ekolünün son temsilcisiydi.

Fransız mutfağı aslına bakarsanız gastronomi dünyasında hep önemli bir yere sahip oldu. Tarihsel süreçte Fransız şefler sos yapımı, pasta yapımı ve hassas pişirme yöntemleri gibi mutfak tekniklerinde öncü olmuşlar, geliştirdikleri pişirme teknikleri ve ayrıntılı tarifler ile modern Fransız mutfağına zemin hazırlamışlar.

Beceri ve teknikleri ile Fransızlar, gastronomi eğitiminde dünyaca ünlü büyük saygı duyulan şeflerin nesiller boyu yetiştirilmesi misyonu da taşımışlar.

Hiçbir başarı tesadüfen oluşmuyor.

Geçtiğimiz yüzyılın başlarından itibaren Fransız mutfağının standartlaştırılması ve modernleşmesine eşlik eden
mutfak hiyerarşisi ve işbölümü de dünya çapında birçok mutfağa hatta iş modeline ilham olmuş.
Nedeni ise açık; rolünü tam bilen hiyerarşik yapı daha hızlı, daha etkili karar almaya olanak tanır. Her pozisyon kendi düzeyindeki sorumluluğu taşır ve kuşkusuz istikrar, verimlilik, uzmanlık ve mentörluk ilkelerini başarılı şekilde uygulayan en güzel örneklerden birisidir.

Peki "Fransız Mutfağı" bir marka ve değere nasıl dönüşebildi ?

Bana kalırsa yeme içme deneyimindeki tutarlılık, sadık bir müşteri tabanı oluşturma ve sürdürülebilirlik en önemli faktör ve buna eşlik eden "Yüzyılın Şefi" olarak anılan Paul Bocuse'nin katkıları da dahil olunca sonuç kaçınılmazdı.

Ülkesinin küresel elçisi gibi aktif rol oynayan #PaulBocuse, Fransız mutfağının uluslararası sahnede tanıtılmasında çok önemli bir rol oynadı. Fransız mutfak geleneklerinin mükemmelliğini sergileyen çok sayıda mutfak yarışması ve etkinliğinde Fransa'yı temsil etti. Gastronomi eğitiminin gelişmesinde etkili oldu. Bocuse, Fransız mutfağının mirasına katkıda bulunan, dünyaca ünlü çok sayıda şef yetiştiren fotoğrafta gördüğünüz "L'institut Paul Bocuse" adında bir mutfak enstitüsü kurdu.

Şef hem becerisini hem de zanaata olan bağlılığını göstererek onlarca yıl boyunca olağanüstü sekilde mutfak mükemmelliği seviyesini sürdürdü. Fransız hükümeti çabasını karşılıksız bırakmadı ve uluslararası kültürel alışverişin öneminin bilincinde, mutfağını kültürel bir ihracat öğesi olarak aktif şekilde tanıtmaya özen gösterdi. Bocuse'un etkisi mutfağının ötesine geçti. O artık Fransız mutfağının ruhunu ve gururunu dünya çapında tanıtmak için becerisini kullanan Fransa'nın kültür elçisiydi.
UNESCO Fransız mutfağını somut olmayan kültürel miras olarak kabul etti.

1987'de "Bocuse d'Or" adıyla anılan dünyanın en prestijli yarışmasına adı verildi. 2 yılda bir düzenlenen bu uluslararası yarışma mutfakta sürdürülebilirliği kutlamak için yapılıyor.

Katılımcı her ülkenin, ulusal seçim etkinlikleri aracılığıyla temsilci şefini belirleyerek yolladığı yarışmada ülkemiz de yarışıyor.  

Onur Küçükkaramıklı

Co-Founder at SONA Underwater Dive Technology
Resim önizleme
Resim önizleme