''Benim bir dakikam 25 bin dolar''...

Salvador Dali, Ara Güler fotoğrafı'nın hikayesi.

''Benim bir dakikam 25 bin dolar''...
''Benim bir dakikam 25 bin dolar''...
Salvador Dali, Ara Güler fotoğrafı'nın hikayesi.

İstanbul Fotoğrafçısı ve tarihi görsel yazar Ara Güler, Paris’te Meurice otelinde, ömrünün sonuna kadar yaşayan Salvador Dali’yle yaptığı röportajı anlatıyor.
*
Dali’nin kaldığı otele gidip asistanına, Time dergisi muhabiri olduğumu, Salvador Dali’nin fotoğrafını çekmek istediğimi söyledim.
*
Asistan şu sözleri söylemişti.
‘101 numaralı odada kalıyor şansını dene.’
Yukarı çıkıp 101 numaralı odanın kapısına geldik. Kapıyı açtık ve ardından önümde bir kapı daha belirdi. Bu kapıyı da açtıktan sonra Dali ayakta ve bastonuna yaslanmış duruyordu.

Her an kılıcını çekip saldıracak gibi bakıyordu. Dali bir süre beni süzdükten sonra, bir anda büyük bir adım atarak burnumun dibine gelmişti Dali ve ben burun burunaydık.
*
‘Neden fotoğrafımı çekmek istiyorsun’ diye sordu Dali.
‘Sen Salvador Dali’sin. Yeteri kadar meşhursun. İşte bu yüzden’ dedim. Dali ise,
‘Benim bir dakikam 25 bin dolar eder’ dedi. ben de şunları söyledim
‘Ben bir dakikada fotoğraf çekemem ki, yanımda o kadar nakit yok’ diyince Dali, beni kolumdan tutup dışarı attı. İlk karşılaşmamız bu oldu.
*
C. Cohen isimli bir arkadaşım vardı ve otelde yemek yerken bu olayı anlattım ona. Bunun üzerine Cohen:
‘Dali benim vaftiz babam. Ben arayıp durumu düzeltirim’ dedi. Ertesi gün saat 11’e randevu almıştım.
Ertesi gün saat 11 gibi ordaydım. Dali yine benimle dalga geçerek
‘Ben sizi bir yerden tanıyorum’ dedi ben ise
‘Tabii, New York’taki basın toplantısından tanıyorsunuz’ demiş ve dalga geçmiştim.
*
Böyle bir ay sürüp gitti. Dali’nin bir sürü fotoğrafını çekmiştim ama istediğim pozu bir türlü vermiyordu. Fotoğraf çekeceğim esnada kılıcını çekiyor ve sabit bir poz vermiyordu.
Bir keresinde fotoğrafından iki tane bastırmıştım. Ardından Dali’nin imzalamasını istedim. Dali, sarı renkli boyasıyla imzayı attı. Islak imza bir buçuk gün içinde kurumuştu.
*
Hala düzgün ve sabit poz vermiyordu, isyan bayrağını çektim. ‘Ben senin artık düzgün fotoğrafını çekmek istiyorum’ dedim ve Dali ertesi gün erken saatte bir randevu vermişti bana.

Ertesi gün gittim ve fotoğrafı çekeceğimi düşündüm. Tam fotoğrafı çekecekken içeri üç gazeteci daha girdi. Dali’ye bunlar burada dururken fotoğraf çekemem dedim. ‘Ya onlar ya ben’ diyince Dali, ‘ben onları gönderirim’ dedi.
*
Üç gazeteciyi karşısına alıp katranın(zift) formülünü sormuştu. Gazeteciler ise bu soruyu bilememişti. Bunun üzerine Dali uzun bir formül söyledikten sonra, ‘bu bastonu katrana ben batırırsam 25 bin dolar eder. Sen katrana batırırsan deli derler.’

Benim hakkımda bunları yazabilirsiniz dedikten sonra üç gazeteciyi odadan dışarı çıkarmıştır. Bütün gazeteciler odadan çıktıktan sonra rahat bir şekilde Dali’nin fotoğraflarını çekmiştim .... !!!!

Gülçin Sökücü

Sayfasından Alıntı

Bu resim için alternatif metin açıklaması yok