TÜRKENSTURZ- TÜRKLERİN DÜŞÜŞÜ

Bugün heyecanlanmama neden olan şey bu tarihi gerçekti

TÜRKENSTURZ- TÜRKLERİN DÜŞÜŞÜ
Sabah erken saatlerde başkent Viyana'dan, Avusturya'nın ikinci büyük kentine yani Graz'a hareket ediyoruz. Hava son derece güzel. Arabamızın üstü cam olduğu için içeriye bolca kutsal güneş bocalıyor, ta yüreğimizi ısıtıyor. Otoyolda ilerliyoruz. Meraklıyımdır, her şeyi incelerim, dimağım boş durmayı sevmiyor işte. Steiermark denilen eyalet biraz yoksul geldi bana. Dağlarda, yamaçlarda yerleşim yerleri görülüyor. Ancak hayvancılık yapılabilir buralarda. Ve acı olanı kurak geçen kış ve bahar aylarının izlerinin ayırdına varıyorum. Toprak Viyana çevresinde nasılsa öyle, kurak ve büyüyemiyen otlar, ürünler... Türkiye'ye yağan yağışlar aklıma düşüyor. Keşke öz yurdum mavi gezegenin her yanına yağışlar ulaşsa diye arzu ediyorum...
Bir ara kahvaltı molası için dinlenme yerine giriyoruz. Çok düzenli bir park alanı. Özenle hazırlanmış belli... Yemek masaları ve hemen yanlarında devasa çöp konteynerleri... Haydi sağı solu kirlette göreyim. Yine gözüm karşı dağlara gidiyor. Dikkatli bakınca karşı dağın tepesinin üzerinde gördüğüm Hilâlin ve hisarın yıllar önce gittiğim, tırmandığım, üzüldüğüm yer olduğunu anladım. Eşime seslendim.Heyecanlıydım.
" Bak hanım! Burayı tanıdın mı!"
Hatırlayamamıştı. Kızıma sordum, hemen tanıdı."Aaa! Türkensturz değil mi baba!" diye çığlığı bastı. Son gelişimizin üzerinden yirmi yıl geçmişti.
Burası, gerçekten çok yüksek, cılga(patika) bir yolla çıkılabilen Türkensturz denilen bir yer. Eteklerindeki bir çaydan geçilip tırmanılan bu tepenin bizim için çok acı ve ilginç bir öyküsü vardı.
16. yüzyıl'da Türk akıncıları Avrupa'yı ta Almanya içlerine kadar kasıp kavuruyordu. Bu gözüpek insanlar aldıkları görevleri başarmadan dönmezlerdi. Görevleri Avrupa'yı rahatsız etmek, ısırmak vur-kaç yapıp alt yapılarını bozmaktı. Yolu ta Viyana önlerine kadar uzanan bu akıncılar, gerçekten birer savaş makinası idiler. O kadar başarılı idiler ki, Yahya Kemal'in bilinen" Bin atlı akınlarda çocuklar gibi şendik/
Bin atlı o gün dev gibi bir orduyu yendik/ Ak tolgalı beylerbeyi haykırdı ilerle/ Bir yaz günü Tuna'dan geçtik kafilelerle" ünlü şiiri bize o günleri yaşıyormuşcasına yazılmıştı.
Asıl gruptan ayrılan akıncıları Avusturya askerleri kovalamaktadır. Akıncılar hızla bilmedikleri bir ormanda ilerlerken, bir masadan yere düşen eşyalar gibi bu adı geçen yardan aşağı uçarlar. İlerisini görmenin olanağı yoktur. Kocaman uçurumun farkedimesinin o telaşe ile görülmesi de olanaksız olunca, akıncılardan kimse kurtulmaz. Altıyüz metreden aşağı uçarlar.
Avusturya buraya bir hisar yaptırır ve adını Türklerin düşüşü anlamına gelen Türkensturz koyarlar. Ben bizzat orayı arkadaşlarımla inceledim. Çok dik bir uçurum olan bu yer, tüylerimi diken diken yapmaya yetmişti. Gerçekten korkunç bir görünümü vardı.
Akıncıların yok olması olayı bu değil tabi. Koca akıncılar ordusu,
beceriksiz, paragöz,sekiz kez sadrazamlığa getirilen Koca Sinan Paşa'nın büyük hatası yüzünden yok edildiler Romanya (Eflak)ordusu tarafından. Tarih 27 Ekim 1595.
Bugün heyecanlanmama neden olan şey bu tarihi gerçekti. Fotoğrafını uzaktan da olsa çektim. Yemekten sonra yola devam ettik ama, üzüntümden bir türlü sıyrılamadım. Güzel şehir Graz'a varmak, ortasından geçen yeşil ve gür akan ırmağı görmek beni biraz da olsa rahatlatmıştı. Anadolu ve Rumeli çocuklarının, fütühat denilen can alan can veren, bilgisiz, yeteneksiz padişahlar ve aç gözlü paşaların emrinde beyhude savaşlarda yok olmaları ne üzücüydü.
Bugün de böyle geçti. Yeni şoför ve genç torunum İlke'nin kullandığı arabamız dönüş yolunda ilerlerken tarihin orada asılı duran kara resmine dönüp bakmadım bile.
NC
14/Nisan/2022
Cesarettin Tuzla, Şevket Torun ve 37 diğer kişi
10 Yorum
Beğen
Yorum Yap