ŞÛ'LE-İ SÜRUR

Sonbahar akşamına hazırlanırken güneş

ŞÛ'LE-İ SÜRUR
ŞÛ'LE-İ SÜRUR
Çözülme zülfüne ey dilrübâ dil bağlayanlardan
Sakınma âteş-i aşkınla bağrın dağlayanlardan
Düşer mi ictinâb etmek seninçün ağlayanlardan
Sirişk-i çeşmimin bak farkı var mı çağlayanlardan
Enderunlu Vasıf__
***
Sonbahar akşamına hazırlanırken güneş
Şu gönlümü zülfüne bağlayanım Dilrûba
Zaman mesrûr etmezken ruhumda kör bir ateş
Gölgemde hüznü bile dağlayanım Dilrûba
Varlığın susuzluğum içten içe acıtır
Endamın aynalara bin kez dönüp bakıtır
Yorgun zihnime şevkle gülüşünü akıtır
Taştıkça benliğimde çağlayanım Dilrûba
Geçmediğin gün olmaz muhabbet diyarımdan
Umut nefese yığın tükenmez şiarımdam
Kayıp gidersen eğer gülşen-i baharımdan
Sürgünümü yönüne y’eğleyenim Dilrûba
Hatrınla âbâd benim, ince marazın serde
Akıl yürüteceğim ne kalp var ne göz derde
Can suyu niyetine sen şâd olup ’’yeter’’ de
Mes’ul olduğum hâli sağlayanım Dilrûba.
İçime sığdırdığım bir hayat bir de ölüm
Çok kez alnından öpüp kokladığımsın gülüm
Ziyânkâr çıkan sözden sana gelirse zulüm
Seninle, senden önce ağlayanım Dilrûba
Nezahat YILDIZ KAYA
Görüntünün olası içeriği: bir veya daha fazla kişi