Siz de benim gibi dakika başı gelen reklam mesajlarından bıktınız mı? 

Tam derse başlayacağım; Columbia, Vakko ve Penti'nin saldırısına uğradım. 

Tüketici/Müşteri mahremiyeti sadece bilgilerimizin kullanılması değil azizim, işte bu zamanımızın çalınması da mahremiyet. Bana hangi saatlerde mesaj atabileceğinizi dahi sormalısınız. 

Mahremiyet konusunda bir akademik çalışma hazırlıyorum. O kadar takıntılı oldum ki geçenlerde bir amcanın Levis kotunun arkasında beden yazıyordu. Dedim benim büyük beden giydiğimi niye herkes bilsin, "Merhaba ben 34-32 giyiyorum." demeye ne gerek var? 

Colins'teki gibi kabinlerin perdeli olması da beni hep rahatsız etmiştir.
Telefon numaramı LCW'de, Carrefour'da, Migros'ta sesli söylemek de beni çok rahatsız ediyor. Arka sıramdakinin "Hopp tamam ezberledim bile." diyeceği kadar kolay bir numaram var. 

Bu konuda derin araştırmalara girdim. İçime sinen bir çalışma olması için ben biraz fazla uzatıyorum ve genişletiyorum bu süreçleri. Hala bitmedi mi diyor diğer akademisyenler. 

"Herkesin kendi yolu, yolculuğu, önüne çıkan engeller ve fırsatlar farklı." derim ya hep, işte ben de yolculuğumu böyle seviyorum. Keyif ala ala yazıyorum her çalışmayı. Birilerinden "Sizin kadar işini seven görmedim." cümlesini duyunca da eriyorum. 

Cenk Bey'in "Büyük Veri ve Mahremiyet" isimli akademik çalışması beni çok etkilemiş, "Bir gün ben de bu konuda yazacağım." demiştim, o gün bugünmüş. O yüzden pek buralarda olamıyorum, ne yapalım Springer.com'un askerleriyiz, teslim için 30 Haziran son. Sizlerle paylaşmak için de sabırsızlanıyorum.