“sahip olma” duygusu için en tehlikeli seri katildir.

Hiç bir evlilik ve/ya birliktelik sizin “renklerinize” karar veremez.

“sahip olma” duygusu için en tehlikeli seri katildir.
Beğendik birini, bir kadını dikkat çekiyor diye, başarılı diye, güleryüzlü diye, sıcakkanlı diye; bir erkeği karizmatik diye, komik diye, özgür ruhlu diye beğendik.
Sonra dedikki içimizden “keşke benim olsa” sonra çok çalıştık, çabaladık, kültürün ilişki katili kodlarını geçtik, her zaman çok seçenekli bu sanal çağa rağmen, aştık, başardık. O “istediğimiz, beğendiğimiz, arzuladığımız” kişi tarafından görüldük, bilindik belki dokunulduk.

Hikaye tam buradan sonra başlıyor. Türümüzü birbirinden ayıramayacağım hepsi aynı çaresizlikte çırpınan kadın ve erkekleri için “sahip olma” duygusu için en tehlikeli seri katildir. “Sahip olunan” kadın, artık evde yemek yapsın isteriz, fazla gülmesin, kırmızı giymesin isteriz. Özgür ruhlu erkek, dağ bayır gezmesin, fazla komiklik yapmasın, başkasına gülmesin isteriz. Karşılıklı göbeği salıp, insan içine çıkılmasın ki, onca emek boşa gitmesin, “sahip olunan” statü değiştirmesin isteriz.

Size aile hukuku çalışan bir avukat olarak spekülatif bir sır vereceğim. Aldatmalarda üçüncü kişiler, genellikle ilişkide “aldatılan” taraftan daha düşük profilli olur. Daha az okumuş, daha az güzel/yakışıklı, daha az ama daha fazla.
Ama’sı nedir biliyor musunuz “aldattı” diye kürekle dövülen (ki bu çoğu zaman mecazi değildir) kadın/erkek, yarışmada olmadığı bir ortamda bazen düşünsel bazen de bedensel yakınlık kurmayı talep eder.
Ve kuvvetle muhtemel bunu başlangıçta sahip olmayı “çok” arzu ettiği ve sonunda becerdiği yerde yapmayı artık başaramıyordur. Yada belki hiç başaramamıştır. Oysa yarışma olmayan yerde zihinde, bedende özgürdür.

Çözümün hap bilgisi yok. Her kişi ve her ilişki kendine ait bambaşka nitelikler, renkler, hikayeler barındırır. Ama kanımca yalnızca ve yalnızca “kendi olmasına ve kendi kalmasına” sınırsız ve dönüşebilen bir hoşgörüyle müsade edilenler ilişki çarkını hamster gibi yaşamayı bırakıp, varoluşlarının bir parçası halinde, tutabilirler.

Hiç bir evlilik ve/ya birliktelik sizin “renklerinize” karar veremez. Unutmayın, bazısı kırmızıdır  bazısı mavi, bazısı rengarenk, bazısı siyah. Ama hepsi ancak ve ancak “özgür olduğunda” çiçek açabilir. Bence çiçek açamadığınız ilişkiyi, orkide bahçesi de olsa bırakın gitsin.

Ezgi Erkin Kozanlı

Avukat&Arabulucu
Bu resim için alternatif metin açıklaması yok