İFLAH OLMAYAN CASUSLAR

1900’lerin başlarında Osmanlı Devleti topraklarına yollanan Psikolojik Harp uzmanı İngiliz Ajanları…

İFLAH OLMAYAN CASUSLAR
İFLAH OLMAYAN CASUSLAR
Thomas Edward Lawrence…
Gertrude Bell…
John Philby…
Ya da bilinen diğer isimleriyle
Arabistanlı Lawrence
Çöl Kraliçesi
Şeyh Abdullah…
Ve tabi büyük işbirlikçileri Mekke Emiri Şerif Hüseyin…
1900’lerin başlarında Osmanlı Devleti topraklarına yollanan Psikolojik Harp uzmanı İngiliz Ajanları…
Hepsi çok iyi eğitilmişlerdi, mükemmel Arapça konuşabiliyorlardı…
Ve ortak bir vazifeleri vardı :
“Ortadoğu’yu İngiliz çıkarlarına göre şekillendirmek”
Kimisi seyyah, kimisi doktora öğrencisi kılığıyla karış karış gezdiler Türk topraklarını.
Ve gördükleri her şeyi en ince detayına kadar rapor ettiler İngiliz İstihbaratına ve Sömürgeler Bakanlığına…
Hangi aşireti nasıl satın alabiliriz, kim kimi destekliyor, yaşanılan yerlere göre etnik kökenler, kaşınabilecek hassasiyetler…
Daha neler neler…
Lawrence Şerif Hüseyin’i satın almıştı, Philby de Suudları.
Gertrude ise durmaksızın bilgi topluyordu…
Bunlar görevlerinde başarılı oldular.
Tabi bunda 4 asırdır Türk Sancağı altında yaşayan Arapların kaygan zeminliklerinin de büyük katkısı oldu.
Peki sonra neler oldu bu casus ve işbirlikçilere ?
Muzaffer insanlar olarak gerine gerine dolaşıp, mutlu mesut bir hayat yaşayabildiler mi ?
Tabi ki Hayır…
Ettikleri daha bu dünyadan ayrılmadan, ya da ayrılış şekilleriyle yanlarına kalmadı…
Albay yaptılar Lawrence’ı…
1935’te henüz 47 yaşındayken İngiltere’de motosikletiyle duvara çarptı.
6 gün komada kaldıktan sonra öldü gitti…
Gertrude Bell hayatında hiç evlenmemişti.
Bir sevdiği vardı.
Kimi kaynaklara göre nişanlısı, kimine göre evli bir adamdı o.
İngiliz Ordusunda binbaşıydı.
Elleri dert görmesin bir Mehmetçiğimizin kurşunuyla göçtü bu diyardan Çanakkale’de…
Gertrude unutamadı hiç onu.
Ve 1926 da 58 yaşındayken aşırı dozda uyku ilacı içerek intihar etti.
John Philby önce İngiliz casusuydu, sonra taraf değiştirdi.
75 yaşına kadar yaşadı.
1960 ta Beyrut’ta, çoğu kaynakta “kalp krizi” diye geçse de, Rus casusu olan oğlu Kim Philby tarafından zehirlenerek öldürüldü.
Ve Şerif Hüseyin…
Bir oğlu Irak Kralı, diğeri Ürdün Kralı yapıldı ama o hayalindeki Arabistan Krallığına hiçbir zaman kavuşamadı.
İşi biten her tuvalet kağıdı gibi görevini yapınca fırlatıp atıldı.
Kıbrıs’a sürgün edildi.
Ve :
“Ben ne yaptım…İngiliz’e nasıl inandım…Müsamahakar Efendimize, Türklere ihanet ettim” diye diye geçmeyen baş ağrıları nedeniyle başını duvarlara vura vura ölüp gitti…
Gördüğünüz gibi “Kimsenin ettiği kimseye kar kalmıyor”
Büyük Türk Milleti’nin ahını alanlar rahata eremedikleri gibi pişmanlık içinde, acı çeke çeke ruhlarını teslim ediyorlar.
Allah iki cihanda Büyük Türk Milleti’nin düşmanlarına gün yüzü göstermesin inşallah.
İLHAN BOLCA Sayfasından ALINTI
Bir 3 kişi görseli olabilir