Eskiden dur duraksız çalışırdım

Sonra hastalıklar kapımı çalmaya başladı; kronik yorgunluk, kas ağrıları…

Eskiden dur duraksız çalışırdım
Eskiden dur duraksız çalışırdım. Sonra hastalıklar kapımı çalmaya başladı; kronik yorgunluk, kas ağrıları… Bedenimi dinlemeyi unutunca o kendini hatırlatmanın yollarını buluyordu.

Meseleye iş-yaşam dengesini kuracak sağlıklı alışkanlıkları hayatıma kazandırmakla başladım. Lakin sürdürülebilirlik sağlayamıyor, aynı döngüye geri dönüyordum. 

Sonra yaşamıma dışardan bir gözle bakmaya karar verdim. O yaşamı yaratan bendim ve o benliğin de bazı düşünce kalıpları vardı…

* Hak etmek için çok çalışman gerekir.

* Güçlü ol, kendi ayaklarının üstüne dur. Kimseye muhtaç olma!

* Acılar insanları güçlendirir, geliştirir.

* Dünya hızla ilerliyor… Herkesten bir adım önde ol. Daha çok öğren, daha çok geliş, herkesten daha bilgili ol.

* Eğlenmeyi, kutlamayı hak ettin mi ki?

Sanki yaşamıyordum da askeri kampta kendine acımasızca davranan ve sınırlarını zorlayan asker gibiydim. Üstelik kanıtlamaya çalıştığım şeyin ne olduğunu bile bilmiyordum.

Sonucu:
* Yetersizlik hissi - bu konuyu hallettim. Hatta bazı konularda yetersiz kalabileceğim durumunu da kabul ettim. Çünkü her şeye yetmek zorunda değilim. Yetmediğim noktada artık yardım istiyorum. 

* Eğlenmeyi / kutlamayı kendine hak görmeme - bu konuda çok minik adımlarla ilerliyorum. Hala iyi durumda değil. 

* Daha çok hastalık - artık hastalanmıyorum ama sırt ağrıları geçmişte taşıdığım ağır yükleri bana hatırlatmak için miras kaldı. 

Dinlenmemenin maddi ve manevi maliyetleri sandığımızdan daha büyük olabilir. O yüzden bu soruyu her gün kendimize sorduğumuzdan emin olalım:

Deniz Günaydın

Management Consultant (Culture, Transformation, Development)
Bu resim için alternatif metin açıklaması yok