Esaretin Bedeli'nden 5 Güçlü Yaşam Dersi

Film, temelde genç ve başarılı bir bankacı olan Andy'nin özgürlük mücadelesini anlatıyor.

Esaretin Bedeli'nden 5 Güçlü Yaşam Dersi

Stephen King'in en iyi eserlerinden birisi, Rita Hayworth and the Shawshank Redemption (Kuşku Mevsimi ve Esaretin Bedeli) isimli romanı..

King'in filme uyarlanan birçok romanı var ancak, içlerinde insana en çok dokunan ve bugüne kadar yapılmış en iyi filmlerden biri olan ''Esaretin Bedeli''.

Hatta bir başyapıt desek daha doğru olur. Öyle ki yıllardır IMDB'ye göre dünya tarihinin gelmiş geçmiş en iyi filmleri listesinde birinci sırada.

Neden dersiniz? Hadi gelin birlikte bakalım.

Film, temelde genç ve başarılı bir bankacı olan Andy'nin özgürlük mücadelesini anlatıyor.

Andy, karısını ve karısının sevgilisini öldürmek suçundan yargılanıyor ve ömür boyu hapis cezası alıyor. Halbuki masum olduğu sonraları açığa çıkıyor.

Birden hayatı alt üst oluyor yani.

Burada hayatı boyunca yaşamayacağı şeyler yaşıyor, türlü kötülüklerle karşılaşıyor.

Dayak yiyor, yapmak istemediği şeyler dayatılıyor, işkence ediliyor, köle gibi çalıştırılıyor.

Başına bunlar geldiği için elbette kızgın, yaşadıklarını kendine yediremiyor, ama yine de sabırlı olması ve duygularını kontrol etmesi gerektiğini biliyor..

Zihnini meşgul etmenin yollarını buluyor Andy. Kitap okuyor, satranç oynuyor, çok güzel arkadaşlıklar ediniyor, hatta bir yandan da oradaki diğer insanların hayatlarını daha anlamlı kılmak için çabalıyor.

Bir gün, hücre duvarlarında kullanılan çimentonun yumuşaklığını keşfediyor ve bir kaçış planı tasarlamaya başlıyor.

Tam 20 yıl boyunca her gece, aynı sabırla, aynı titizlikle, aynı umutla kazıyor tüneli.

Ve 20 yıl sonra tırnaklarıyla kazıdığı tünelden çıkarak özgürlüğüne kavuşmayı başarıyor.

"Korktukça tutsak, umut ettikçe özgürsünüz."

Siz de Esir Misiniz?

Bugünün dünyasında, kendi hayatının mahkumu gibi hisseden biriyle karşılaşmak ya da onlardan biri olmak alışılmadık bir şey değil.

Belki siz de şu an kendi hayatınızın mahkumu gibi, kapana kısılmış gibi hissediyorsunuz.

Bu belki işinizde, belki ilişkilerinizde özgür hissedemediğinizden.

Belki yeterince fırsatınız olmadığını düşündüğünüzden.

Belki de kendinize, sevdiklerinize vakit ayıramadığınızdan.

Hepimiz mutlaka o sıkışmışlık hissini farklı farklı şekillerde yaşıyoruz.

Ve her gün bu hapishaneden nasıl çıkacağımızı düşünüyoruz, farklı hayatların hayallerini kuruyor ya da şartlı tahliye bekliyoruz.

Ancak acı gerçek; çoğumuz mahkum olduğumuz o hayattan kaçamıyoruz.

  • Çünkü bizi kurtaracak kimse olmayacağının, kendi çıkış yolumuzu kendimizin bulmamız ve bir eylem planı hazırlamamız gerektiğinin farkına çok geç varıyoruz.
  • Ya da eylem planımızı hazırlıyoruz, ancak hedefe ulaşmamız hayal ettiğimizden uzun sürdüğü için yarı yolda pes ediyoruz.
  • Belki de hedeflerimize nasıl ulaşacağımızı bilmiyoruz?
  • Belki de hedefi baştan yanlış koyduk?

Çıkış Yolunuzu Kazmaya Başlayın!

Andy Dufresne, 20 yıl boyunca, 10 fit kalınlığındaki bir duvardan santim santim bir tünel kazdı.

20 yıl sürdü evet, çünkü bunu tek seferde yapsaydı, bu strateji hücresinin bir yığın taş ve tozla dolması ve gardiyanların odasını basmasıyla sonuçlanacaktı.

Bu nedenle, her gece mahkum ve gardiyanlar uyurken, minimum miktarda çimentoyu gürültüsüz bir şekilde oymak zorunda kaldı. Sonra ceplerinde topladığı avuç dolusu taş ve tozu saklamak ve her sabah kimsenin görmediği bir zamanda hapishane sahasında dağıtmak zorunda kaldı.

20 yıl sonunda tünelden geçmesi gereken son yer, her türlü idrar, dışkı, insan atığının olduğu kanalizasyon borusuydu.

Kanalizasyon borusundan emekleyerek geçtikten sonra özgürlüğüne kavuşabildi Andy.

Şu anda sizi kapana kısılmış hissettiren her neyse, sizi kendinizden başka kimse kurtarmayacak.

Bizi çevreleyen, özgürlüğümüzden alıkoyan duvarları kazmaya, oymaya, kendi yolumuzu çizmeye başlamalıyız.

Kolay olmayacak, hızlı da olmayacak. Olması gerektiği gibi, olması gerektiği zamanda olacak.

''Bazı kuşları kafeste tutamazsınız, tüyleri çok parlaktır.''
Mentorlukla ilgili daha fazla bilgi almak isterseniz, link burada!

Esaretin Bedeli'nden Yaşam Tavsiyeleri

Andy bugün bize kariyerimizle ilgili birkaç mesaj veriyor olsa; şunları yapmayın, derdi:

- Henüz yeni atıldığınız girişimcilik yolculuğunuz için asıl işinizden ayrılmayı düşünüyorsanız, bunu yapmayın. (Beyaz Yakamla Nasıl Vedalaşırım? Rehberi'ndeki soruları yanıtlamak size yardımcı olabilir.)

- Yeterince maddi ve manevi imkanınız olmadan sırt çantanızla dünyayı gezmeyi planlıyorsanız, yapmayın.

- Kariyer değişikliği yapmak istiyorsanız, istediğiniz alanda yeterince yetkinlik kazanmadan şu anki kariyerinizi terk etmeyin.

- Takipçileriniz olmadan sanatınızı özel ve tam zamanlı işiniz haline getirmek istiyorsanız, yapmayın.

Duvarı delmek bir gecede olamaz ve olmayacak. Neden kısa vadeli hedefler peşinde koşmamamız gerektiğini daha önce anlatmıştık.

Peki Ne Yapmalı?

1. Gerçekleşmesini istediğimiz her ne ise kendimize karşı sarsılmaz bir inanç duyarak ayağa kalkmalı, cüret etmeliyiz.

2. Belki herkes uyuyorken biz amacımız için çalışmalıyız. Yakalanmak istemediğimiz için değil, zanaatımızda ustalaşmak, becerilerimizi geliştirmek için.

Unutmayın, kendinize daha fazla güvenmenin ve inanmanın anahtarı, kendinizi daha yetkin kılmaktır.

3. Cesur olmalıyız. Bunun için kendinizi çok iyi tanımalısınız.

İhtiyaçlarınızın, hatalarınızın, başarılarınızın ve kötü alışkanlıklarınızın farkında değilseniz, istikrarlı olmanız ve o zorlu yolda güçlü kalmanız çok zor.

Kendinizi gerçekten tanıdığınızda ise karşınıza çıkan herhangi bir zorluğa adım atabilirsiniz. Çünkü artık kendinizi yönetme gücünü elinizde tutuyorsunuzdur. (Zorlayıcı durumlarda dayanıklılığınızı arttırmak için şu yazımız da işinize yarayabilir.)

4. Şikayet etmeden ilerleyebilmeli, en kötüsüyle henüz karşılaşmamış olabileceğimiz, o kanalizasyon borusundan geçmek zorunda da kalabileceğimizin farkında olmalıyız.

5. Özgürlüğümüze kavuşacağımıza derinden inanmalı ve bu inancımızdan hiçbir zaman şüphe duymamalıyız. Sabırla adımlarınızı atın ve aynı zamanda sürecin tadını çıkarın.

***

İşte Esaretin Bedeli filmi bunların önemini bir kez daha hatırlatıyor bize.

Ve en başta sorduğum, bu filmi dünyanın en iyi filmi seçilmesinin nedeni de netleşiyor.

Esaretin Bedeli, dünyanın en iyi filmi, çünkü bize bizi anlatıyor.

Aslında kendi esaretimizi kendimizin yarattığını, istemediğimiz bir hayattan kurtulmanın da tamamen bize bağlı olduğunu söylüyor.

En önemlisi de insanlığın en çok ihtiyaç duyduğu ''umut'' duygusunu çok güçlü bir şekilde vurguluyor.

Ve aslında sinemalardaki ilk gösterimlerinde "Tam Bir Fiyasko!" manşetleri ile lanse edilirken, zamanla değerinin anlaşılması ve hak ettiği yeri bulması gerçeği de, umudun tam kendisi! (Filmin hikayesini merak ederseniz, burada!)

Esaretin Bedeli Filminden Akıllara Kazınan Replikler:

"Bu duvarlar tuhaftır. İlk önce nefret edersin. Sonra alışırsın. Zaman geçtikçe dayandığın tek şey olurlar. Kurumsallaşmak budur.''

''Unutma Red umut iyi bir şeydir. Belki de en iyisi ve iyi şeyler asla ölmez.''

''Yaşamakla meşgul olmazsan, ölmekle meşgul olursun.''

Birkaç küçük ekleme;