DEPREM ÜSTÜNE DEPREM

"El yumruğunu yemeyen, kendi yumruğunu balyoz sanır"

DEPREM ÜSTÜNE DEPREM
DEPREM ÜSTÜNE DEPREM
Son üç hafta sonunu Gölbaşı'nda geçirdim. Dönüşümlü çalışmaya başladığımız için bu hafta da Cuma akşamı Gölbaşı'na geldim ve halen Gölbaşı'ndayım.
Deprem sonrasında, Gölbaşı'ndaki eczacılar tarafından Devlet Hastanesi bahçesinde bir sahra eczanesi kuruldu. Bir süre sonra da binası sağlam olan eczaneler açılıp sabahtan gece 23.00'e kadar nöbet tutmaya başladı. Bu akşamki nöbetçi eczane de arkadaşım Seydi Kabakçı 'ya ait olan Hilal Eczanesiydi. İftardan sonra eczaneye gittim ve gece saat 22.00 sularında baba ocağına dönmek için oradan ayrıldım.
İçimde, nedenini bilmediğim bir sıkıntı vardı. Bu yüzden el çantamı eve bırakarak tekrar dışarı çıkıp Kurugeçit Mezarlığına doğru yürüdüm. Kurugeçit İlkokulunun yanındaki parkın içinde üç genç görünce onların yanına gidip selam verdim ve oturmak için izin istedim. Gençlerin ikisi köylümdü, üçüncüsü ise Adıyaman merkezden Gölbaşı'na gelip yerleşmiş olan ve deprem sonrası parkın içine kurduğu çadırda kalan Barış isimli gençti. Barış, bir tavaya patates doğramış yaktığı ateşte kızartmaya hazırlanıyordu.
"Sahur hazırlığı mı?" diye sordum.
"Hayır ağabey, canım çekti de o yüzden yapıyorum" dedi.
Bir yandan patatesi kızartırken diğer yandan da içine iki yumurta koyduğu cezveyi de kaynaması için ateşin bir kenarına yerleştirmişti. Patatesler kızarınca bizleri de yemeğe davet etti. Ben ve köylüm olan gençler tok olduğumuzu söyledik. Barış da çadırından çıkardığı yarım ekmekle beraber kızartmayı yedi. Barış yemeğini yedikten sonra gençlerle; spordan, eğitimden, Gölbaşı'nın durumundan başlayıp ülkenin durumuna kadar her konuda sohbet ettik.
Köylülerim müsaade isteyip ayrılınca Barış ile başbaşa kaldık. Önce ailesini sordum. Üç yıl önce annesini koronavirüsten, annesinin ölümünden iki ay sonra da kalp yetmezliği nedeniyle babasını kaybetmiş, evin tek çocuğu olduğu için parktaki kamp çadırında yaşadığını öğrendim. Liseyi bitirinceye kadar babasının emekli maaşı ile idare etmiş ama yaşı on sekiz olunca maaş da otomatik olarak kesilmiş. Geçen yıl sadece babasının emekli maaşını alabilmek için üniversite sınavına girmiş. Fakat imam hatip lisesi mezunu olduğu ve sınava hazırlanamadığı için herhangi bir okula kayıt yaptırmaya yetecek puanı alamamış.
Akrabalarının bir kısmı yurt dışındaymış. Onlardan kendisini de yurt dışına götürmelerini istemiş ama akrabaları oralı olmamış. Ayakta durabilmek için Gölbaşı'ndaki bir soğuk hava deposunda çalışmaya başlamış. Deprem nedeniyle çalıştığı iş yeri tamamen yıkılmış, kiracı olarak oturduğu ev ise hasarlanmış. İçinde yaşadığı çadırı da kendi parasıyla Adana'dan almış. Bunları dinleyince sordum:
"Paran var mı? İhtiyaçlarını nasıl temin ediyorsun?"
"Çalışırken yaptığım biraz birikimim ve kira olan evimdeki hasar nedeniyle aldığım on bin lira ile şimdilik para sıkıntısı çekmiyorum. Zaten depremden sonra birçok ihtiyacımız yardımlar yoluyla giderildiğinden paraya fazla ihtiyaç duymuyorum." dedi.
"Peki, bundan sonrası için ne düşünüyorsun?" diye sordum.
"Şimdilik ilk hedefim üniversite sınavına girip bölümü ne olursa olsun, bir okul kazanmak. Bu sayede babamın emekli parasını tekrar alma hakkım doğacak. Ondan sonra da sigortasız çalışabileceğim bir iş bulacağım ve birikim yapıp tır ehliyeti alacağım. Şu an tek hedefim tır şoförü olup ilk fırsatta yurt dışına giderek orada iş bulup kendime bir hayat kurmak. Bu ülkede kaldığım takdirde beni ne tür zorlukların beklediğini iyi biliyorum." şeklinde cevap verdi.
Sonrasında başka şeylerden de bahsettik. Telefon numarasını aldım ve kendi numaramı da kaydetmesini, herhangi bir ihtiyacı olduğu takdirde çekinmeden aramasını, elimden geldiğince yardımcı olacağımı söyledim.
Gece saat bir buçuk civarında henüz yirmi yaşında olmasına rağmen deprem üstüne deprem yaşamış bu genç adamın yanından ayrıldım ama saatin üçe yaklaştığı şu dakikalarda halen gözlerime uyku girmiyor.
Atasözü ne diyordu?
"El yumruğunu yemeyen, kendi yumruğunu balyoz sanır"
Barış'ın haline bakınca bugüne kadar üzüldüğüm şeylerin çok da acı olmadığını bir kez daha anladım.
29.03.2023 - Gölbaşı
Mustafa Erkenekli
Not: Fotoğraf temsilidir...
Bir kamp alanı ve açık hava görseli olabilir