Bu okuduğunuz LinkedIn’deki 310. yazım ve bu platformdaki 3. yılım.

Bunların bir yönüyle sizlere de ışık tutmasını umarım.

Bu okuduğunuz LinkedIn’deki 310. yazım ve bu platformdaki 3. yılım.

Bu okuduğunuz LinkedIn’deki 310. yazım ve bu platformdaki 3. yılım. LinkedIn’i ilk kullanmaya başladığımda yaptığım hatalardan ve bugüne kadar öğrendiklerimden bahsedeyim.
Bunların bir yönüyle sizlere de ışık tutmasını umarım.

Fransız yazar Balzac’ın 50 sayfalık bir romanı vardır: Gizli Başyapıt adında. Romanın kahramanı olan ressam on yıl boyunca bir kadın portresi üzerinde çalışır, resminde mutlak kusursuzluğu arar.
Eserine durmadan eklemeler, düzeltmeler yapar ve on yılın sonunda portrenin mükemmel olduğuna ikna olduğunda onu görücüye çıkarmaya karar verir. Ancak gösterdiği kişiler karşılarında bir şaheser beklerken sadece bir boya yığını görürler.

Karl Marx’ın “enfes ironilerle dolu küçük bir başyapıt” olarak nitelendirdiği bu öykü aslında hem seni hem beni hem de hayatı boyunca sayısız romanını düzeltmekten bitirememiş Balzac’ın kendi kendini de anlatır.

*

*Diyeceğim o ki, kusursuzu aramak ve beklemek düştüğümüz en büyük hata olabiliyor. Oysa, önce yola çıkmak ve deneyerek, yanılarak o yolun bizi nereye götüreceğini görmek gerekir.

Beraber çalıştığım kişilere bu sözlerim tanıdık gelecektir: LinkedIn’de de mükemmeli aramadan yazın, paylaşın. Başkalarının paylaşımlarına düşüncelerinizi ekleyin. Bilesiniz ki, hem kendi paylaşımlarınızla hem bıraktığınız yorumlarla hiç tanımadığınız kişilerin düşünce dünyasına dokunacaksınız.

*Malcolm Gladwell, Kıvılcım Anı adlı kitabında küçük fikirlerin, eylemlerin kritik bir eşiğe ulaştıktan sonra nasıl da büyük bir etkiye yol açabileceğini anlatır.
Der ki: Küçücük kibrit çöpü tüm ormanı yakabilir. Bir atom zincirleme reaksiyon başlatır. Söz, milyonların kaderini değiştirme olanağına sahiptir.

İşte, biz de, o fikirleri kendi penceremizden ortaya koymadıkça onların nasıl bir kadere etki edeceğini bilemeyiz.
Size şunu söyleyeyim; fikirlerinizi paylaşmak için de ne şatafatlı cümlelere ne de “henüz söylenmemişi” aramaya gerek var. Okuyanda iki şey tereddütsüz karşılık buluyor: Özgünlük ve samimiyet.

*Ortalama bir kişinin kelime dağarcığı 15 bin ilâ 35 bin arasında değişirmiş. Bunun artması ise üç duruma bağlı:
-Ne kadar okuduğumuza,
-Ne kadar yazdığımıza ve
-Sosyal çevremizin çeşitliliğine.

Her pazar günü sizlerin beklediğini bilmesem bu kadar düzenli yazamaz; haftada en az bir kitap okuyamazdım. En önemlisi, içerik paylaşmak sizi meslek, yaş, düşünce, hayata bakış olarak birbirinden farklı yüzlerce hatta binlerce kişiyle buluşturuyor.

Ve şunu öğrendim:
Birilerinden beklenti içinde olmadan “verme”ye odaklandığınızda, bu yaklaşımınız size mutlaka mükâfat olarak geri dönüyor.



Buradaki kurduğum dostluklar, iş ilişkileri, yazılarımdan hiç esirgemediğiniz beğenileriniz, hem bana hem başkalarına ufuk açan yorumlarınız için minnettarım.

Üç yıl önce bir karar verip LinkedIn’e girmiştim; şimdi “iyi ki” diyorum.
Stefan Zweig, Satranç kitabında diyor ya hani…

Dünyayı değiştiremiyorsan dünyanı değiştir.”

Ne Düşünüyorsun?

like
1
dislike
0
love
0
funny
0
angry
0
sad
0
wow
0
Türkiye Günlüğü Yönetici