"Ben hiç böyle hayal etmemiştim."
"Annem, yediklerine dikkat et, dedi."

Bu sözler, öğretmenlerinin sözlerinden etkilenip gönüllü olarak savaşa katılan bir grup gencin hayal kırıklıklarını bize yansıtıyor.

Güle oynaya, şarkılar söyleyerek, bir oyuna katılmış gibi savaşa gidiyorlardı. 18 yaşlarındaki bu gençler Paul ve arkadaşlarından oluşuyordu.

Batı Cephesinde Yeni Bir Şey Yok filmin adı.

"Bu öykü ne bir şikayettir ne de bir itiraf. Olsa olsa bir maceradır. Çünkü ölüm, onunla yüzleşenler için bir macera değildir." sözleri ise aynı adlı romanın yazarı Eric Maria Remarque'e ait.

Yazar, savaş karşıtı olduğunu vurguladığı bu klasik başyapıtında savaşın ne kadar korkunç, acımasız, vahşet dolu olduğunu bize net olarak hissettirir. Kendisi de 18 yaşındayken savaşa katılmış ve gòzlemlerinden de yararlanmıştır.

Remarque'e göre, savaşa katılan herkes ölür. Bedenen veya ruhen... Kimse savaştan sağ çıkamaz. Savaşın gerçeği budur.

Filmin yönetmeni Edward Berger "Bu roman, muhtemelen edebiyat tarihinde savaşın insanlık dışı dehşetini en iyi şekilde yansıtan eserdir." diye görüşlerini yansıtır.

Daha önceki gönderilerimi takip edenler The Fabelmans filmini ve yönetmeni Spelberg'i çok beğendiğimi bilirler. Ancak usta bir yazarın kaleminden çıkması filme uyarlanan senaryonun güçlü olması Batı Cephesinde Yeni Bir Şey Yok ( Orijinal adı Im Westen Nichts Neues) filmini, savaşın vahşetini yansıtan görüntüleriyle biraz daha öne çıkarıyor.

İki film de dram dalında. Bu dalda en iyi film ödülünü Batı Cephesinde Yeni Bir Şey Yok filminin alacağını düşünüyorum. En az dört dalda öne çıkacaktır. Fabelmanlar da en az iki dalda ödül alacaktır.

Oscar Ödül Töreni bu gece saat 04'te gerçekleştirilecek ve ödüller sahiplerini bulacaktır. Çekişmeli geçecek bu törende bakalım neler olacak? Merakla bekliyoruz!

Filmi izledikten sonra romanı da okumanızı öneririm.