BAZEN ACI GERÇEKLERİ AÇIKLAMAK, GÜLÜNÇ FIKRALARA DÜŞER

*Erzurumlu: Çocukluktan gençliğe intikal etmiş herkes. Gençler.

BAZEN ACI GERÇEKLERİ AÇIKLAMAK, GÜLÜNÇ FIKRALARA DÜŞER
BAZEN ACI GERÇEKLERİ AÇIKLAMAK, GÜLÜNÇ FIKRALARA DÜŞER
Nurullah Çetin
Fıkra şöyle: Bir Erzurumluyu günahları sebebiyle cehenneme atmışlar. Bir süre sonra, ”tamam, günahının cezasını çektin, dışarı çıkabilirsin” demişler. Erzurumlu da demiş k: “Ben soğuk memleketten geldim, kemiklerim yeni ısındı, biraz daha kalayım.” Tabii biraz daha kalmaya devam edince cayır cayır yanmış gitmiş.
Şimdi bu fıkradaki tip ve motifleri hayatın nasıl yaşanması ve yaşanmamasına dair bir başka düzlemde sembolik değerler yükleyerek yorumlayalım:
*Erzurumlu: Çocukluktan gençliğe intikal etmiş herkes. Gençler.
*Kemikleri ısıtan cehennem sıcağı: İnsanın nefsine hoş gelen, dünyanın meşru olmayan ahlaksız eğlenceler, zina, içki, kumar gibi günahları. Gençler günah ve haram cehennemine dalınca önce sıcaklığı ve parlaklığı hoşuna gider; ama bir dönem sonra bu ortamın yakıcı sıcaklığını hissetmeye başlar.
*Biraz daha kalayım isteği: Gençlerin İslam’ın haram saydığı maddeci, dünyacı, tensel hazlara dayalı hızlı hayatın tatlı gelip “yaşlanıncaya kadar bunlara devam edeyim, sonra bu hayattan çıkar ibadete yönelirim” eğilimi. İnsan, bu haram ve günahlara göre kurgulanan bir hayata başlayınca hoşuna gider, nefsini okşar ve biraz daha biraz daha devam edeyim diye diye böyle bir yaşama alışkanlığı sürer gider.
*Cehennemde kalmaya devam edip bir süre sonra tamamen yanma: Gençlerin bu haram ve günah hayatı “tatlı imiş, yaşlanıncaya kadar devam edeyim” deyip sonra da alışkanlığa dönüşüp ölünceye kadar bu rezil hayata devam etmesi ve sonunda ölmesi. Geri dönüp de tertemiz iman merkezli bir İslamî hayat yaşama fırsat ve imkânının kalmaması ve kendi eliyle her iki dünya hayatını da karartması.
Son söz, ilk sözün sahibinindir:
“Oysa onların tek gerçek kabul ettikleri bu dünya hayatı, hakikatte sadece bir oyun ve eğlenceden ibarettir; âhiret yurduna gelince işte asıl hayat odur; keşke bunu bilselerdi!” (Ankebut, 64)
“Biz insanın önceden yapıp ettiklerine bakacağı, inkârcının da: "Keşke toprak olsaydım!" diyerek dövüneceği gün gerçekleşecek olan yakın bir azaba karşı sizi uyardık.” (Nebe, 40)