MİLLİ BİRLİK ZAMANIYSA...

Türkiye büyük devlettir, TSK aldığı bu yaraları telafi edecek başarılar kazanabilir.

MİLLİ BİRLİK ZAMANIYSA...

Suriye’de son hafta içinde verdiğimiz 36 şehidimizden sonra çok iyi niyetli ama bir o kadar da yanlış yorumlar görüyoruz.

Bir savaş halinde bile ortak duygu ve tavırlar göstermeyeceksek ne zaman millet olacağız? Şimdi birlik zamanı, iç siyaseti tartışmadan kaçınmamız ve askerimize moral vermemiz lazım” deniyor.

Yani “yanlış işler yapmakta olsalar bile bırakın devleti yönetenler bu yanlışlara devam etsin” demek bu.

Elbette Türk Silahlı Kuvvetlerimizin başarısı için ve Mehmetçiklerimizin zarar görmemesi için dualar edeceğiz ve elimizden gelen başka ne varsa yapacağız. Ama stratejideki yanlışı düzeltmeden iyi bir netice almak mümkün değil.

Üstelik bu konuda öncelik ve örnek olmak Cumhurbaşkanı’na düşer. Fakat O, 33 şehidimizi verdikten sonra 2 gün suskun kaldı. Muhalefetin “gelin Meclis’te bilgi verin” çağrısına AKP yetkilileri olağanüstü toplantıya lüzum yok” dediler. Sonra Cumhurbaşkanı Erdoğan sadece AKP milletvekilleri ile bir toplantı yaptı.

CB Erdoğan bu toplantıda milleti birleştiren sözler eder zannettik. “Şehitlerimizin boşa verilmediğine, alınan bütün tedbirlere rağmen kaçınılmaz kayıplar verildiğine” inandırmasını bekledik.

Fakat O bunun yerine, yine bugüne kadar ispatlanamamış Gezi Olaylarında camide bira içtiler” iddiasını dile getirdi. Muhalefeti eleştirdi. Bildik AKP propagandalarını tekrarladı.

Dahası Trump ile görüşmesini kahve muhabbeti tarzında gülerek anlattı. Dinleyen milletvekilleri kahkahalarla alkışladılar. 33 eve düşen ateşin yaktığı milyonlarca gönülü incittiler.

Ortak acıların birleştiği gönüllere, ortak aklı ve devlet tecrübesini kullanan stratejik beyinlere ihtiyacımız vardı. Bu ihtiyaç artarak devam ediyor.

*******************************************

HAVA DESTEKSİZ KARA HAREKATI

Suriye’nin uçak saldırısında, 33 şehit vermemizin sebebi Rusya’nın Suriye hava sahasını Türk uçaklarına kapalı, Suriye ordusuna açık tutmasıydı.

Hava desteği almadan, açık hedef halindeki kara kuvvetlerimizin verdiği zayiat şaşırtıcı olmadı. Ama sonuç çok acı ve stratejik açıdan da çok kötü oldu.

Daha bir hafta önce bir TV programında emekli General Ahmet Yavuz’a soruldu: “Hava kuvvetleri desteği olmadan kara kuvvetlerinin bir başarı kazanması mümkün mü?”

E. General Ahmet Yavuz “mümkündür ama çok ağır zayiatı göze almak gerekir” demişti.

Aynı bilgiyi TSK Genelkurmay Başkanı ile MSB (Eski Genelkurmay Başkanı) ve diğer kurmay heyeti de Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’a vermiş olmalıdırlar.

Ama siyasi iradeyi temsil eden ve “Başkomutan” Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın talimatına uymuş oldukları anlaşılıyor. Yani harekât CB Tayyip Erdoğan’ın kararıdır.

Saldırıdan 4 gün önce yazdığım köşe yazısında, Erdoğan’ın “Suriye’yi Esad’ın zulmünden kurtarmak” hedefini ve “TSK için Suriye’de harekât alanının Suriye’nin her yeri olduğunu” açıklamasını savaştan önceki son sözler olarak değerlendirmiştim.

“Tek ümidimiz, bu kritik aşamada Putin’in Esad’ı dizginlemesi. Ama Putin güvenilir bir dost değildir ve siyaset satrancını en iyi oynayan liderlerden biridir” demiştim.

Ortak aklı kullanmanın ve Türk devlet tecrübesinden yararlanmanın tam zamanıdır” diye temenni etmiştim. Görünen o ki, ortak akıl yerine tek kişinin aklı ile savaşa girmişiz.

Uzman kurmay heyetinin, bile bile bu talimata uymasını eleştiren de oldu, haklı bulan da...

Turgut Özal’ın Cumhurbaşkanı iken Irak’taki savaşa müdahil olmamızı istediği ve fakat bu kararın çok zararlı olacağına inanan zamanın Genelkurmay Başkanı Necip Torumtay Paşa’nın istifası hatırlara geldi.

Cumhurbaşkanlığı Sistemine geçiş referandumunda Genelkurmay E. Başkanı İlker Başbuğ’un “Cumhurbaşkanının milli güvenlikten tek başına sorumlu olması doğru değil” uyarısı aklıma geldi. Başbuğ, “Harbiye Nazırı Enver Paşa “başkumandan vekili” sıfatıyla Alman savaş gemilerini İstanbul’a çağırdı; 1. Dünya Savaşı çıktı..” diye de örnek vermişti.

Türkiye büyük devlettir, TSK aldığı bu yaraları telafi edecek başarılar kazanabilir.

Ama devletimizin tek kişinin aklı ile yönetilmesi en önemli problemimizdir. Bu meseleyi çözmeden diğer problemlerimize çare üretmemiz kolay olmayacak.

*******************************************

SURİYE’DEKİ HEDEFİMİZİ BİLMEK İSTİYORUZ

Türk Ordusu Suriye ordusuna karşı kesin bir zafer kazansa ve hatta tamamını imha etse ne olur?

Türkiye Suriye’yi fetih veya işgal edebilir mi?

Suriye’deki petrol ve doğalgazdan pay almak gibi bir hedefimiz var mı?

Hayır! Böyle niyetlerimizin olmadığını CB Erdoğan defalarca beyan etti.

****

Esad’ı yenmemiz, Suriye’deki PKK/PYD devletinin kurulmasını engellemeye yarar mı?

Hayır! Çünkü PKK/PYD devleti Suriye ordusunun hakimiyet alanı dışında, Fırat’ın doğusunda ABD’nin korumasında oluşum aşamasında. Bu alana müdahale etmemiz mümkün değil. Zaten ABD ve Rusya ile yapılan anlaşma ile sınırımızın 32 km güneyinde PKK/PYD devlet oluşumuna onay vermiş olduk.

****

Suriye’nin bölünmesi ve zayıflaması en çok kime yarar?

Hiç şüphesiz İsrail’e. Nil’den Fırat’a uzanan “Büyük İsrail” projesinin önündeki en önemli engel güçlü ve üniter bir Suriye devletidir. Suriye’yi zayıflatan ve bölen her hareket “Büyük İsrail” projesine hizmet eder.

O halde soruyoruz: Suriye ordusu ile savaşmamızın siyasi hedefi nedir?