Aşk: Beyin mi Kalp mi?

Tarihte Bir Yolculuk: Kalp mi, Beyin mi?

Aşk: Beyin mi Kalp mi?

Madem günlerden 14 Şubat, aşka bir de nörobilim gözünden bakalım istedim bugün:) Hipokrat, 2500 yıl önce "duygular beyinden doğar" demiş olsa da, aşkın sembolü neden hala kalp? Kalp ve beyin merkezli teoriler yüzyıllardır karşı karşıya, peki kazanan kim?

Tarihte Bir Yolculuk: Kalp mi, Beyin mi?

Mısırlılar 3000 yıl önce duyguların merkezi olarak kalbi görmüşler. Tarih boyunca kalp ve beyin merkezli teoriler çekişmiş, ta ki nörobilim devreye girene kadar. Nörobilimin ışığında kalp mi, beyin mi aşkın merkezi? Cevap açık: Beyin!

Aşk Beyinde Başlar:

Aşkın aklı devre dışı bıraktığı fikri yaygın olsa da, durum biraz daha karmaşık. Aşk, beynimizin ödül sistemiyle yakından bağlantılı. Aşık olunca salgılanan dopamin, Ventral Tegmental Alan (VTA) adlı bölgeyi aktive ediyor. Bu bölge, ilkel beynimiz olarak da bilinen ve ödül, dikkat ve şiddetli arzu gibi duyguları yöneten bir alan. VTA'nın akılcı düşüncelerden sorumlu beyin bölgelerinden uzak olması, aşkın mantıksız davranışlara yol açabileceğini açıklıyor. Bu, aklın tamamen devreden çıktığı anlamına gelmese de, rasyonel karar verme yeteneğimizin zayıfladığını gösteriyor.

Aşk ve Bağımlılığın Tutkulu Dansı:

Aşkın bir bağımlılık olduğunu söylemek abartı gibi görünse de, beyin görüntüleme çalışmaları bu fikri destekliyor. Aşık olan ve kokain kullanan kişilerde aynı beyin bölgelerinin aktive olduğu gözlemlenmiş. Bu ortak bölge, ödül, motivasyon ve arzu gibi duyguların yönetildiği bir alan. Artan dopamin salgılanması ise bağımlılık, yüksek enerji, libido artışı ve uykusuzluk gibi sonuçlara yol açıyor. Zamanla devreye giren oksitosin ve serotonin hormonları, aşkı daha kalıcı ve sakin bir hale getiriyor. Oksitosin, bağlanma ve güven duygusunu artırırken, serotonin ise duygusal dengeyi ve iyilik halini sağlıyor.

Anne Sevgisiyle Benzerlikler:

Anne sevgisi ve romantik aşk, ilk bakışta çok farklı duygular gibi görünse de, beyinlerinde yarattıkları etkiler şaşırtıcı derecede benzer. fMRI araştırmalarında, annelere çocuklarının ve aşık olanlara da aşık oldukları kişinin yüz fotoğraflarının gösterilmesi sonucunda, bir bölge hariç aktivasyon görülen bölgelerin tamamen aynı olduğu ortaya çıkmıştır.

Acıya Duyarsızlık ve Güçlenen Pozitif Bellek

Aşkın etkisi sadece duygularımızı değil, ağrı algımızı da etkiliyor. Ödül sistemiyle bağlantılı beyin bölgelerinin aktive olması ve morfin ve enkefalin gibi ağrı kesici hormonların salgılanması, aşık olan kişilerde acıya duyarlılığın azalmasına neden oluyor. Negatif anılar ve travmalar da bu süreçte arka plana itiliyor ve pozitif belleğin etkisi daha da güçleniyor. Geçmişten gelen olumsuz deneyimler yerine, sevdiğimiz kişiyle yaşadığımız güzel anılar ön plana çıkıyor.

Erkekler mi Kadınlar mı Daha Romantik? Beynimiz Ne Diyor?

"Erkekler kadınlara, kadınlar aşka aşık olur" sözü, beyin görüntüleme çalışmalarıyla da destekleniyor. Araştırmalar, erkeklerde güzel yüz görme ve benzeri alanların, kadınlarda ise dikkat, bellek ve duygusal yoğunluk bölgelerinin aşık olduğunda daha fazla aktive olduğunu gösteriyor. Bu bulgular, erkeklerin görselliğe, kadınların ise duygusal bağlama daha fazla önem verdiğini gösteriyor. Erkekler, aşık olduklarında partnerinin güzelliğine odaklanırken, kadınlar partneriyle olan duygusal bağlantıya ve ortak deneyimlere daha fazla önem veriyor.

Aşkın Tutkusu: Mantıksız Kararlar ve Kusurları Görmezden Gelme

Aşk, bizi çılgınlıklara sürükleyebilir, mantıksız riskler almamıza ve sevdiğimizin kusurlarını görmezden gelmemize neden olabilir. Beyin görüntüleme çalışmaları, aşık olduğumuzda anterior singulat korteks bölgesinde aktivite artışı olduğunu gösteriyor. Bu bölge, risk analizi yaptığımız bölge olmasının yanında, aynı zamanda büyük riskler aldığımızda da aktive olan bölgedir. Aynı zamanda amigdala bölgesinde aktivite azalması da yüksek riskli kararlar almamızı kolaylaştırır. Rasyonel kararlardan sorumlu frontal bölgenin aktivitesinin azalması da kusurları görmemizi engeller.

Aşk: Geçici Bir Obsesyon mu?

Bilinenin aksine, aşkın ilk dönemlerinde serotonin düzeyi azalır. Serotonin seviyesinin düşmesi, obsesif bozukluklar benzeri sonuçlar ortaya çıkarır. Bu da aşık olduğumuz kişiye karşı takıntılı bir ilgi duymamıza ve onu sürekli düşünmemize neden olabilir.

Sevgililer Gününüz Kutlu Olsun

Mehmet Kaya

Neuromarketing Consultant | Brand & Marketing Strategist | Founder at Neuro Reflec