Dünya İnsanı Olmanın Algı Yönetimine Sağladığı Güç

Dünya İnsanı Olmak!

Dünya İnsanı Olmanın Algı Yönetimine Sağladığı Güç

Profesyonel hayatım boyunca, ABD bazlı görevlerimde çalıştığım sektörler sebebiyle hemen hemen her kıtaya sık sık seyahatlerim oldu. Evet çok renkliydi sorumluluklarım. En büyük kazancım da ülkelerde insanların algılarını inceleyip ona göre stratejiler kurmanın etkinliğini öğrendim. O kadar farklılıklar vardı ki düşünce tarzlarında... Çalıştığım şirket her ülkede var olduğu için ziyaret ettiğimiz herkesin otantik tarafını rahatça görebiliyordum. Beni şaşırtan ülkelerden birisi de İngitere idi...

Neden mi?

Şirket içi toplantıların hepsi çeşitli ülkelerde yapılıyordu. Pazarlama ve satış ile ilgili toplantılardan bahsediyorum. Herzaman dünyanın her tarafından gelen çalışma arakadaşlarımız olurdu. Sunumlar yapılır, beyin fırtınası yapılır, stratejiler belirlenirdi.

Bukadar değişik bir ortamda ülkeler bazında öylesine farklı algılar olurdu ki...

Bazı örnekler paylaşmak isterim:

11 sene boyunca üç yöneticim oldu. İlki Kanadalı İskoç idi, sonra ki Amerikalıydı, Küresel Pazarlama sorumluluğunu aldığım zaman da yöneticim Fransızdı ve Departman tam kurulunca da İsviçrede yaşayan İskoç asıllı yöneticim başa geçti...Harika bir insandı.

Toplantılarda dikkatimi çeken farklılıklar şunlardı:

- Afrika ülkelerinden gelen arkadaşlar çok dinlerlerdi...Çok gülümser ve samimi idiler...Öğrenmeye çok önem verirlerdi.

- Fransa'dan gelen  arkadaşlar, şirketin kuruluşu başında Paris olduğu halde, İngilizcenin mecburi olduğu bir sektörde mümkün olduğu kadar az İngilizce konuşurlar sadece sunum yaparken İngilizce sunarlardı. Fazla detaylara girmezlerdi. Fazla konuşmak da istemezlerdi. Ama hep son söz onların olsun isterlerdi.

- Güney Amerikadan gelen arkadaşlar  (Şili, Brazilya gibi) sakin konuşurlar İngilizcede biraz zorlanırlar ama çok misafirperver idiler.

- ABD deki arkadaşlar rahat, çok gülen, hiç bir kaygıları olmayanlardı, her konuya açıktılar...Kanadalılar ise biraz daha konservatif yaklaşırlardı konulara

- İngiltere'deki arkadaşlarım ürün pazarlama bölümünden sorumlu idiler. Ama...Pazarlama tamamen  iletişim üstüne bazlı olduğu halde bizlere sunum yaparken hiç bir şekilde soru cevap yapmazlardı. Hiç kimsenin fikrini istemezlerdi. Sadece onları dinlememizi isterlerdi. Herkes sunumların sonunda soru cevap yaparken bu arkadaşlarımız öylesine kesmeden konuşurlardı ki zaten zaman kalmazdı soru sormaya.  Bunu hep sorgulamıştım o zamanlar...İletişimin daima çift yönlü olması gerektiği halde pazarlamada neden böyle hareket etmelerini hep sorguladım. Sonuçta onların “Krallık” alışkanlıklarını yansıttıklarını düşündüm.

Bu küresel tecrübelerim bana neyi öğretti?

1.  Nekadar iyi tanırsan insanları, onlara faydalı çözümleri okadar etkin çıkarabilirsin, iletişim de okadar etkin olur.

2.  Fikirlere açık olan ve disiplinli yürüyen beyinlerin daha yenilikçi olduğunu farkettim

3.  İletişimi küresel olarak adapte edebilen kültürlerde şirket içi ilişkilerin çok daha olumlu olduğunu gördüm

4.  Yargısız ve değişik düşünenler, bilgi sahibi olanların da gurup başarısına büyük faydalar kattığını yaşadım

5.  İleriyi görebilen ülkelerin kültürünün bilgi zenginliğini güçlendirdiğini gördüm.

6.  Takım ruhunun başarısı, her kültürden gelen çalışanların hedefleri sahiplenmesiyle başarılı olduğunu anladım

7.  Şeffaf olan kültürlerin çok daha hızlı yenilikçiliğe açıldığını farkettim

8.  En büyük markalaşma gücünü ABD ortamında gördüm. Her fikri paylaşıp ön yargılı olmadan hedef noktalara varmak için her türlü analizi yaptıklarını ve sonuçta bir marka gücü yarattıklarını gördüm.

9.  Kurallara disiplinli yaklaşımda başarının hızlandığını gördüm.

10.  Ekonomi gücü olan ülkelerde hepsi markalaşmada etkin değildi. Ama Pazarlamanın gücünü en iyi bilen ülkeler ve bu konuda bilim olarak çalışanların ve bunu geliştiren, değişime açık kültürü olanlar daha başarılı sonuçlar aldılar.

Bunların hepsi bana bir ders gibiydi. Bu derslerden başlayarak yenilenen dinamik dünyada değişime açık kültürlerin daima başarıya koştuklarını anladım.

Bu bilgileri paylaşma sebebim de ulkemizde de bazi düşünce tarzlarını yenilemek, ticari hayatın ekonomik güce nekadar etki ettiğini anlayarak, bu değişime katkıda bulunmak en büyük hedefim oldu.

Küreselleşme, İhracat yapmak değildir. Küreselleşmede, araştırmaların yoğun hale gelmesi ve hedef pazarların otantik taraflarını anlamak ve buna göre iletisim yaratmanın faydasınıi öğrendim. Ülkelerin kendine has özelliklerinin farklılıklarını değer tekliflerini yaratarak anlatmanın önemini öğrendim.

Ve tüm bunların sürdürülebilir zaferlere eriştiğini gördüm!

Bir gün bu noktaya geleceğimize umutla bakıyorum.

Dünya İnsanı Olmak!

Teşekkürler!

Gail Onat

Strategic Marketing Executive, BA, BSc, MBA