Önceki İçerik
Sonraki İçerik
Editor Temmuz 4, 2020 0
Editor Haziran 18, 2020 0
Editor Temmuz 1, 2020 0
Editor Temmuz 4, 2020 0
Editor Haziran 15, 2020 0
Editor Mart 31, 2024 0
Editor Mart 31, 2024 0
Editor Mart 31, 2024 0
Editor Mart 26, 2024 0
Editor Temmuz 26, 2020 0
Fisher – Price, birbiriyle etkileşime geçen yeni serisi Linkimals ile farklı bir...
Editor Ekim 4, 2020 0
Yesemek insanlık tarihinde yeni bir sayfa açtı’’
Editor Ağustos 23, 2020 0
Bayilik sınavına hazırlanacaklar için yardımcı gerçek kaynak...
Editor Temmuz 4, 2020 0
Covid-19’un lojistik sektöründe brüt katma değerine yüzde 6,1’lik oranda azalmayla...
Editor Kasım 30, 2021 0
DÜNYA AIDS GÜNÜ PANELİ
Editor Temmuz 3, 2020 0
Türkiye’deki bebeklerin Q’i sezeryan ile doğuyor ve bu nedenle mikrobiyota gelişim...
Editor Eylül 16, 2021 0
GOKISAFİLMFEST’
Editor Ocak 6, 2020 0
Devlet demek, vatandaşının can, mal ve namus güvenliğini sağlayan kurum demektir....
Editor Eylül 12, 2021 0
Bu yıl 5. ARTweeks@akaretler’de 8-19 Eylül tarihleri arasında sanatseverler ile...
Editor Ağustos 27, 2021 0
Zafer Sergisi 30 Ağustos tarihine kadar hastaneye gelen herkese açık olacak.
Empatide bu derinlik mümkün müydü? Bir çift gözün hatırına kendi gözlerinden vazgeçer miydi insan? Ve geçerse eğer neydi arkasındaki motivasyon? Çoğu zaman olduğu gibi gizlenip saklanan bir kelimededir diye düşündüm sırrı. Bir yerlerde görülmek için can atan, duyulmaya hasret, hatırlanınca hissettiği memnuniyetle insana mâna âleminin hazinelerini sunan kelimeler. Yekdil yahut hemdil diye iki kelime kendisini gösterdi. Empatiye karşılık gelen iki Farsça kelime. Tek yürek olmak, yürek birlikteliği demek. Empati kelimesinden daha derde derman, daha hissedilir iki kelime. Empatinin sunamadığını sunan iki kelime.
Evet yekdil olmaktı anlamakta güçlük çektiğim. Beni şaşırtan şey, henüz bu mertebenin eteklerinde bile gezinemeyişimdendi. Bir insanın bir diğerinin hatırına dünyayla arasına mesafe koyması ve elinin tersiyle itmesi, bir insanın hatta kendiyle bile arasına mesafe koyup kendinden vazgeçecek derecede başkası olmayı becerebilmesi. Derdi ve kederi idrak etmeye çalışmaktan da öte derdi bir ekmek gibi bölüşmek. Bazen sadece dert de değil; anlaşılmak isteyen insandaki o dile gelemeyen açlık ve iştiyakı, karşımızdaki kendini yormadan sezip hemen onun hücrelerinden sızmak ve ferahlatmak.
“Sîne hâhem şerha şerha ez-firâk Tâ be-gûyem şerh-i derd-i iştiyâk” ** Sinemdekini sunabileceğim kişinin içi de benimki gibi parçalanmış ve yanmış olmalıdır. Salt bir keder ve acıya öykünmekten çok başka bir şeyden bahsediyorum. Anlamak ve anlaşılmanın perde arkasından sözlerim. Tekleşemeyen ruhların, sözcüklerin paylaşımı seviyesinde kalan o eksik hal ifade etmeye çalıştığım. Oysa insan, ruhların bir zamanlar bir olup kaynaştığı yerden fırlayandı. Çoklukta tekliği yitirmiş, elifsiz kalmış bir alfabe gibi şimdilerde. Unutulan bir dili hatırlamaya çalışırken bir zamanlar ulaşılan seviyelere hayretle bakan gözler bundan. Evet gözlerim keskin, gözlerim benden gebe kalmayacak bir dünya için, eski bir ur için kısılacak kadar ümitsiz değil. Ancak “Yok mu beni duyan?” diye çağlayan insanları göremeyeceksem kör olmak revadır bana. Empati pek yeni bir kelimedir çoktan insan olanın coğrafyasında. Hemdil olmayı tatmışların damağına yavan gelir empati.
Böylece gözlerini kapatan adamı anladım.