“Sigarayı bırakmak hayatımda yaptığım en kolay şeydi. Bunu yüzlerce kez yaptım.”

Her kırık pencere, zincir etkisi yaratır.

“Sigarayı bırakmak hayatımda yaptığım en kolay şeydi. Bunu yüzlerce kez yaptım.”
“Sigarayı bırakmak hayatımda yaptığım en kolay şeydi.
Bunu yüzlerce kez yaptım.”

Alışkanlıkların ve iradenin gücünü bence iyi ifade eden bu söz Mark Twain’in.

Yeni bir yıl daha yaklaşıyor olunca, bu haftaki yazıda hayatımızdaki başlangıçlardan, değişimlerden ve alışkanlıklardan bahsedeyim istedim.

*

Çıkışı 80'li yıllara uzanan ve bir kriminoloji teorisi olan Kırık Pencere Teorisi’ni belki duymuşsunuzdur. Bu kuram, turnikelerden atlama, duvarları boyama, camları kırma gibi küçük suçlara, toplumdaki ufak düzensizliklere veya eksikliklere göz yumulduğunda daha büyük düzensizliklerin önünün açılacağını ileri sürer.

Örneğin, kırık bir cam/pencere, kırık şekilde kalmaya devam ederse insanlara “ne istersen yapabilirsin, çünkü bu hareketin önemsenmiyor” mesajı verilmiş olur ve bu durum zincirleme bir etki yaratır.

Bu kuramın bugün (en azından kriminoloji alanında) geçerliliğini kaybettiği düşünülse de, kurumların işleyişi ve insanların alışkanlıkları bağlamında hâlâ yol gösterici olduğu söylenebilir. Evde, işte bir türlü toplayamadığımız dağınıklıklar, üst üste alınan kilolar, bütün gün pijamayla gezmek bile hayatımızdaki birer kırık penceredir.

Her kırık pencere, zincir etkisi yaratır.

*

Alışkanlıklarını dönüştürerek başarıya ulaşan şirketlerin ve kişilerin hikayelerini anlatan Charles Duhigg diyor ki:

“Alışkanlığı doğuran arzudur. Arzu uyandırmanın yolunu bulmak yeni bir alışkanlık yaratmayı kolaylaştırır.”

Duhigg, alışkanlıkların oluşma döngüsünü de “işaret — rutin — ödül” olarak şemalandırır.

Örneğin, dişleri fırçalama alışkanlığında döngüyü oluşturan yanma ve ferahlık hissine arzu duymadır. Egzersizde ise endorfin patlamasına ya da başarıya duyduğumuz arzudur. Aşırı yeme veya alkolizm gibi kötü alışkanlıklarda “dikkat dağılması”na arzu duyulur.

Bir alışkanlık yaratmak için gereken:
*Basit ve açık bir işaret bulmak ve
*Ödülü net olarak tanımlamaktır.

*

Her şeye alışırız… Yaşadığımız yere alışırız. İşimize alışırız. Beraber vakit geçirdiğimiz insanlara alışırız. İyiye de alışırız ama kötü olana daha çabuk alışırız.
Görmemeye alışırız mesela... Yanıbaşımızdaki haksızlıkları, kötülükleri. Bazen kaçıp giden fırsatları ve bazen de kayıp giden koca bir hayatı.

Çünkü, alışkanlıklarımız düşünme ve karar alma yorgunluğundan bizi uzaklaştırarak rahatlamamızı sağlarlar. Bunlardan kopmak, bir değişim başlatmak ve moda tâbirle “konfor alanı”ndan çıkmak bu yüzden zor gelir hepimize.

Kendimdeki iyi alışkanlıkları sürekli kılmak, kötü alışkanlıkları beslememek için:
-Bir yere gitmeyecek olsam bile her gün sabah duş alıp, giyinmek,
-Yazarken Internet’i kapatmak,
-Bir işi hızlı bitirmem gerektiğinde kütüphaneye ya da kafeye gitmek,
-Yürüyüş yapıp, düşünmek gibi küçük rutinlerim var.

*

"En büyük hükümdarlık kişinin kendi üzerinde kurduğudur." demiş Publilius Syrus.
Bunu becerip, beceremediğimizi sorgulasak bile tek başına yetmez mi?

Damla Ömür Tantekin

Founder of D Strategy | Adviso
damlatantekin.medium.com
Bu resim için alternatif metin açıklaması yok