Şiddet hiç bir şartta kabul ediliebilir bir kavram değil. Mantıksal bir açıklaması da yok.

Türkiye’de insanların (!) 4’te 3’ü erkeklerin eşlerine şiddet uygulamasını meşru görüyormuş.

Şiddet hiç bir şartta kabul ediliebilir bir kavram değil. Mantıksal bir açıklaması da yok.

Bu sabah sevgili Dr. Aylin LÖLE ‘nin Awen for Us sayfasında bir haber gördüm. Toplumsal Cinsiyet Sosyal Normları Endeksi Raporu’na göre Türkiye’de insanların (!) 4’te 3’ü erkeklerin eşlerine şiddet uygulamasını meşru görüyormuş. Erkeklerin değil de insanların olması insanı daha da hayrete düşürüyor değil mi? Bu durumda kadınların da büyük kısmı meşru görüyor ve bu ülkeyi ileriye taşıyacağına inandığımız gençlerin de  4’te 3 yani yüzde 75, çok acı bir tablo.

Şiddet hiç bir şartta kabul ediliebilir bir kavram değil. Mantıksal bir açıklaması da yok. İnsanların karşılıklı konuşarak çözümleyemeyeceği bir konu olduğunu düşünmüyorum. Tabii ki illa fikir birliği olamaz, uzlaşılamaz da ancak ilişkinin sonlandırılmasından yasal yollara başvurmaya kadar pek çok şiddetsiz yol var. Hadi diyelim şiddet uygulayan patolojik, kontrol problemi var vs. Peki bunu meşru görmek nasıl bir akıl tutulmasıdır? Nasıl bir insanın diğerine uyguladığı şiddet için “olabilir” diyebilir bir insan? Bazen kafanızın içinde sizin dahi söyleyemediğiniz fikirler olabilir, bazı konularda inanmasanız da zihniniz meşrulaştırır bir konuyu ancak bir rapora girebilecek kadar diline gelmiş olması bu konunun beni hayrete ve daha çok dehşete düşürdü.

Bunca yıldır yazıyoruz, çiziyoruz ve anlatıyoruz. Etkin iletişim ile her şey çözülebilir diyoruz. Kadın ve erkek haklar bazında eşit olsun diye çabalıyoruz. Daha önemlisi mutlu insanlar, mutlu nesiller yetiştirir diyoruz. Tüm bunların sonunda hala toplumun 4’te 3’ünün erkeğin eşine şiddetini meşru gördüğünde ben çok üzülüyorum. Şiddetsiz iletişimi öğrenemezsek sağlıklı bir gelecek sağlayamayız. Mutlu insanlar yetiştiremeyiz. Mutsuz nesiller, üretken olamaz. Evde şiddeti görmüş çocuklardan yaratıcı fikirler, özgüvenli yaklaşımlar beklemek çok zor.

Bir erkek eşine neden şiddet uygular diye düşünürken aklıma karı - koca ikilemesi geldi. Yıllar önce okumuştum hani neden böyle deniyor diye ve çok hoşuma gitmişti. Erkek tarafı için koca kelimesi dağı ifade ediyormuş. Birlikteliğin güç anlamında simgesel ifadesi. Karı ise onun üzerinde, onu besleyen, bitkilerin büyümesini sağlayan, canlandıran karını… Hep söylediğimiz gibi kadın ve erkek bir çift olmaya karar verdiğinde hakları eşit, sorumlulukları paylaşan ancak birbirini tamamlayan bir birliktelik temelinde yaşamalılar. Dağ ve üzerindeki kar da aslında sembolik olarak bunu ifade etmiyor mu zaten?

Bir çoğumuz ebeveyniz ve çocuklarımıza gözümüz gibi bakıp büyütüyoruz. Hiç birimiz emek ve sevgiyle büyüttüğümüz kızlarımızın şiddete maruz kalmasını istemediğimiz gibi, hiç bir kadının şiddete maruz kalmasını meşru göremeyiz. Değil meşru görmek buna karşı çalışmalıyız. Şiddetsiz iletişimi sağlayana kadar toplumun tüm kesimlerini eğitmeli ve bu konuda canla başla çalışmalıyız. Bazı temel noktaları hatırlamak önemli: Şiddetsiz iletişim çocuklukta başlar. Çocuklarımıza sevgi dilini öğretebilmek için kendimiz bu şekilde davranmalıyız. Özellikle erkek çocuklarına kızlara saygı duymayı öğretmeliyiz

Beril Koparal Ergün

Managing Partner - Veni Vita Health (Former DigiPano Health) and Megatif Kozmetik ve Gıda