"Paylaşma Günü"

Olanı paylaşmak en kolayı.

"Paylaşma Günü"
"Paylaşma Günü"



Olanı paylaşmak en kolayı.
Kıymetlisi olmayandan da, olmadığı zaman da, olmayacağını bile bile de paylaşabilmek.

Sana yetecek kadar olandan hashtagpaylaşmak herkesin karı.

Sana yetmeyeceğini bildiğinden paylaşmak er kişinin karı diyeceğim, yine cinsiyetçilik olacak.

Merhametli, vicdanlı, doğru, dürüst, mert, şerefli, haysiyetli, namuslu yani insan gibi insan olanın karı diyelim en doğrusu.

hashtagPaylaşmaGünü, uluslararası bir kampanya olan "Giving Tuesday"in Türkiye uygulaması.

Ülke koordinatörlüğü Türkiye Üçüncü Sektör Vakfı - Third Sector Foundation of Türkiye tarafından yürütülen "Paylaşma Günü", Türkiye’de ilk kez 2020 yılında kutlandı.

Bugün 90’dan fazla ülkede kutlanıyor, kutlandığı her ülkede cömertliğin, birbirimize ve dünyaya değer vermenin ilham veren örneklerine alan açıyor.

2023'de bugün kutlanması bana ilham oldu yazım için.

Ben de bugün öğrendim doğrusu hashtagPaylaşma Günü'nü.

Bundan 15 yıl önce ilk kez baba olduğum bugün, ben de o güne dek biriktirdiğim yetenek ve tecrübemi insanlıkla paylaşmaya karar vermiş, kendi markamı kurmuştum.

O gün bugündür, tüm geçen günlerimi ve o günlerin neredeyse bütün saatlerini, son günüm, son saatim gibi yaşamaya gayret ederek, eteğimde ne kadar taş varsa döktüm ortalığa.

Gizlemedim, saklamadım, kendime ayırmadım.

Bilgiyse bilgi.

Görgüyse görgü.

İlgiyse ilgi.

Sevgiyse sevgi.

Tecrübe ise tecrübe.

Ne varsa heybemde, kim talip olduysa ya da kimi bulduysam çevremde, talip olmasa bile, vermeye çalıştım.

Malla, mülkle, servetle, parayla da infak olur elbet.

Ama bunlara sahip olmayanlar eli kolu bağlı mı oturur?

Paylaşmaz mı?

Ne münasebet.

Dedik ya en güzeli olmayandan vermek.

Olmayan maddiyatı bile paylaşmayı salık veren bir inanç ve kültür medeniyetinin mirasçılarıyız biz.

Dünyada en büyük nimet, içimize sağlık ile çektiğimiz derin bir nefes.

Buz gibi bir yudum suyu midemiz ağrımadan içebilmek.

Bir sıcak somun ekmekten, sıcacıkken bir lokma koparıp, midemize oturmadan yiyebilmek keyifle.

Dünyanın tüm serveti senin benim olsa ne fayda.

Gidilecek yer de belli, girilecek yer de.

"Çok yaşayan 100'e kadar yaşıyor!" diyor ya Aşık Ruhsati.

Çok doğru değil mi?

Olandan ve olmayandan verebilmek, cebindekini, cepte yoksa kalbindekini, aklındakini, ruhundakini paylaşmak ne büyük nimet.

İnsan yeri gelip sevdiğini paylaşmayı bilmeli.

Anayı, atayı, eşi, kardeşi, evladı...

Bir yudum acı suyu.

Bir çiçeğin mis kokusunu.

Cephede bir siperi.

Deprem sonrasında parkta bir bankı.

İftarda bir kase çorbayı.

Camide safı.

Defterde sayfayı.

Kalemi, kelamı, zenginliği ve fakirliği.

Mutluluğu ve mutsuzluğu.

Sağlığı ve darlığı.

Paylaşarak büyütmek varken sevinci ve küçültmek hüznü, ne lüzum var çekmek tek başına o zor bela yükü.

Yunus Emre der ya:

Mal da yalan, mülk de yalan!

Var biraz da sen oyalan!

Yalan mal mülk için attığımız binbir taklayı, birbirimiz için atsak keşke.

O zaman bereketlenir hem rızık, hem keyif, hem neşe!

Resim önizleme

Dr. Ejder ORMANCI

Değişim Yönetimi Lideri&Kurucu@DNO Yönetim Danışmanlık