Merhaba, beni okumak ister misiniz?

Tesco Türkiye'ye geldi. İyi ki geldi. Devranın döndüğü yermiş.

Merhaba, beni okumak ister misiniz?

Merhaba, beni okumak ister misiniz? İçimden geldi, beni tanıyın istedim. Anılarından konuşan, uzun yıllar görüşmemiş bir arkadaşa yeniden anlatır gibi yazdım.
Ben Bahar, Mersin de yaşıyorum. İlk üniversitemi Muğla'da Turizm #Otelcilik alanında okudum. Doç. Dr. Serdar Karakaya İletişim dersimize girdiği bir gün konumuz "Turizmde #Marka İletişimi" idi. O gün Marka'ya aşık oldum. Ders bitti nasıl marka olunur böyle bişey var mı diye sordum. Sade #Turizm olmaz, İşletme okuyup pazarlamaya yoğunlaşacaksın. Gün gelir de ayağa düşerse marka, yol gösterici olacaksın demişti. Bu sefer Anadolu'da İşletme fakültesi okudum. Okul Bitti. Mersin'de o sıralar kamuda terfi için AOF kurslarına gitmek çok popüler. 1 sene staj yaptım, 1 sene de orada İşletme ve Turizm Bölümü derslerine girdim, internet kullanımı 2006'lı yıllarda az olduğu için Emeklilere İnternet kullanımı ve MS ofis uygulama dersleri anlattım. Coğrafya öğretmeni olmak isterdim puanım yetmeyince bunlar kardeş kavramlar diye Turizm yazmıştım ama içimde bir öğretmen olur muyum sorusu vardı. AOF eğitim merkezi MEB onaylı bir yerdir. Ben Anadolu Üniversitesi Mersin AOF İşletme bölümü üzere MEB'den atanmış bir öğretmendim. Hayatımın en heyecanlı deneyimi idi çünkü şu an yaşım 40 ve 16 sene önce ben kamuda terfi edecek olan şeflere, memurlara, AOF üniversite öğrencilerine ders anlatıyordum.

Tesco Türkiye'ye geldi. İyi ki geldi. Devranın döndüğü yermiş. Alışveriş merkezleri hatta kurumlarda bile çok yaygın olmayan bir sosyal sorumluluk projesini Mersin'de başlattık. 9 sene 65bin kişiye sadece 2 kişi hizmet verdik. #Kurumsaliletişim ne yapar, neyin ticari sır olarak saklanması gerekir, markanın ne demek olduğunu, itibar için neyin göze alındığını, imaj ve algının sürdürülebilirliğini, neyin kurum kimliği için zarar teşkil edebileceğini öğrendim.

2011den 2016ya kadar her yıl ALES'e girdim. Mersinde Bir prof. "Boru mu bu yüksek lisans,ayağa düşürdünüz baskıya tahammül edebilecek misin" dediğinde ayağa kalktım "eğitimi kabul ediyorum ama tavrınızı kabul etmiyorum dedim" odadan çıktım. Mülakatı geçmiştim ama Çukurova Pazarlama'da karar kıldım. Yüksek lisans mülakatları için Türkiye'yi gezdim. 7 üniv'den red aldım.

Yüksek lisansımı bitirdiğimde Tesco'nun Türkiye'den gitme vakti gelmişti. Çok zorlu bir kriz yönetiminin medya da nasıl yönetildiğine dair bilgileri de deneyimledik.
Genel Merkez çalışanlarına olarak görünen kişilere de yol görünmüştü çünkü Merkez yeri değişecekti. Ayrılanlardan biri de bendim. İşten ayrılan birine Bahar Tatilde adında AVM de bir hoşcakal organizasyonu yapıldı. Tam 35 dakika işten ayrılış mülakatı gerçekleştirmiş, ses kaydına alınmıştı. Değişik bir işten çıkış maceram vardır.

Türkiye'yi gezdim. Ne yapacağıma karar vermem gerekiyordu. Sonra BAHAR5ER geldi. Yüksek lisansı bitirdiğimde o kepi uzaya fırlatıyorum demiş okul hatıra defterine adımı böyle yazmıştım.

Yeni yüksek lisansım Şubatta belli olacak dua edin olsun tamam mı!
Sonrası daha heyecanlı. Yorumlara geçebilirsiniz.

Kendi işimi yaparken bir yandan da iş aradım. Çünkü kurumsal'ı özlüyordum. 2017-2019 her gün üstümü giyiniyor ve pc başında iş değil önce şirket araştırıyordum. Haftanın 6 günü 1 gün kendime izin vermiştim.
İş arama planı çıkarmıştım.
Pazartesi istediğim pozisyonları listeliyor
Salı bunlardan birini seçiyor (bu pozisyonları aynı alanda, tecrübe yılları birbirine yakın aynı unvana sahip şekilde düşünebilirsiniz)
Çarşamba pozisyonun açık olduğu şirketleri araştırıyor
Perşembe başvuruyordum.
Cuma haftanın özetini çıkarıyordum.
Eğer bir mülakatım olacaksa hafta içinde ona hazırlanacağım bir zaman yaratıyordum.
 
Söylemeden geçmeyeyim 2017-2019 yılları arası en fazla mülakat yaptığım yıllardı. Hemen hemen hergün yaptım. 3000 başvurum 500 mülakat yapmışlığım vardır. Üniversiteden bir arkadaşım bu süreci ekşi sözlükte paylaşmıştı. Sonra bir gün, kariyer sayfalarından birine özet bilgi olarak kendi işimi yaptığımı yazdım. Orası bir freelance web sitesi olmamasına rağmen başka bir iş başvurumda (o işi alamadım) ancak o referans ile Isparta da bir gül yetiştiricisinin işini yaptım. O zaman bu networking olayının çok değerli olduğunu kavradığım andı. Bu kadar uzaktançalışma da yok yine çok heyecan verici bir süreç başlamıştı.

Can dost A Plus Akademi Eğitim ve Danışmanlık ile yollarımız pandeminin zirve zamanlarında sıcak bir temmuz akşamında keşişti. Düşündük taşındık yapar mıyız bir bu işi, yaparız. Bir de arkamızda kocaman bir markachef var nasıl yapmayız!. Denemeden gökten zembille mi inecekti bu işler. A Plus Akademi bizim gözbebeğimiz. Her markanın yaşadığı ilk adımlar işte… Neler gördü şu gözler. Bebek gibi, ağlar, zırlar bir taraftan güler. Toplantılar ve Türkiye’nin her yerine dağılmış hirbit bir ekip. Hem kendi işimizi yapıyoruz hem de bir kurum etrafında buluşuyoruz. Bu çok değerli.
 
Bir ara ben dedim ki arkadaşlar ben çok istediğim bir iş için teklif aldım. N’aparız dedim. Bunun için günlerce toplantı yaptık. Benim için çok değerli bir hikayesi olduğu için otele geri dönmeliydim. Markanın sihri; aldığım Turizm eğitiminde başlamıştı. Hayat hikayemde bunun bir yeri olmalıydı.

Marka değerli bir şey. Marka anlam kargaşası yaşadığın ya da yaşattığın bir alan değil. Değerini belirliyorsun. Benim bir mottom var. Linkedin kapakta yazar. Bu hayatta bir pay’ım var. Bunu hem Bahar5er adına hem A Plus Akademi adına yapıyorum. Şimdiye kadar çalıştığım tüm şirketlerde, yaptığım kişisel marka mentorluklerinde, yazar marka iletişim danışmanlığında hep böyle oldu. Meşhur olma Lovemark ol. Tüm çabam bu.
 
Okuduğunuz için teşekkürler.

Bahar Beşer

Marka Mentor | Eğitmen-Kurumsal İletişim'den Kişisel Marka'ya | Podcast: Bahar'ın Kitaplığı