KONUŞMA HASTALIĞI

Kulağa bu denli melodik gelen bir dil için neden bu anlamsız tonlamalar ve uzatmalar yapılır?

KONUŞMA HASTALIĞI

Muayenehanede kontrol sıramın gelmesini beklerken içeriye 30’lu yaşlarda genç bir kadın girdi. Sekretere, ismini ve randevu saatini söyledikten sonra birazdan arkadaşının da geleceğini belirterek geçip bir yere oturdu.

Bir süre sonra arkadaşı içeri girdi… İçeriye girdiği andan itibaren oldukça dikkat çekici bir tavrı, hareketleri ve sesi vardı. Yan yana oturdular ve yeni gelen genç kadın arkadaşına halini soruyor ama kendi yanıt veriyordu, arkadaşının buraya ne ile geldiğini soruyor ama yine onun lafını keserek ve belli ki hiç dinlemeyerek kendi yanıt veriyordu. Bu o kadar uzun sürdü ki bayramda ne yaptığından, eşi ile en son yurtdışında nereye gittiğine kadar bir sürü soru soruyor ama hepsine onu tam olarak dinlemeden kendi yanıt veriyordu. Yani, kendisine sorulmasını istediklerini tek tek sorup, hepsini de yanıtlıyordu.

Tüm salondakilerin dinlemek için özel bir çaba göstermesine gerek yoktu. Oldukça yüksek ses ve de en kötüsü tüylerimi diken diken eden anlamsız bir Türkçe ile konuşuyordu. Kelimelerin sonu uzatılıyor, aynı kelime içinde bile ses tonu alçalıp yükseliyor, araya orada kullanılması son derece anlamsız “yani” gibi kelimeler sokuşturuyor ve en en fenası ise Türkçe söylediği bir cümlenin içine İngilizce kelimeler ekliyordu.

Daha fazla dayanmam mümkün değildi ve oradan uzaklaşacak bir yerim de yoktu. O yüzden, kibarca kendisine dönüp daha sessiz olmasını rica ettim. Yine bu grubun temel özelliklerinden biri olan hiçbir şey söylemeden gözlerini devirme özelliğini kullandı ve sesini küçücük, minicik alçaltarak aynı şekilde devam etti. Diğer bekleyenlerle göz göze geldim, onlar da belli ki son derece rahatsız olmuş ve başlattığım bu tek taraflı konuşmadan medet umarcasına bakıyorlardı.

Hiç enerjim yoktu, yoksa kendisine Türkçe dil kullanımı hakkında bilginin yanı sıra, sessiz bir ortamda en fazla 60-65 desibel şiddet ile konuşulması gerektiğinden bahsedip uzun bir malumat verir ve devirdiği gözleri üzerime çekerdim ama dün buna enerjim yoktu. Neyse ki; durumu fark eden sekreter kendisini daha otoriter bir şekilde uyarınca kaş gözle konuşmaya devam etti.
.
.
.
Anlayamadığım;
Türkçe gibi her kelimenin mutlaka uygun bir karşılığı olan bir dili kullanırken neden araya İngilizce kelimeler eklenir?
Kulağa bu denli melodik gelen bir dil için neden bu anlamsız tonlamalar ve uzatmalar yapılır?

Ben bu durumdan son derece rahatsızım ve ancak herkesin farkındalığı ile bu anlamsız dilin çoğalmadan, gerçek Türkçe'nin korunabileceğini düşünüyorum. 

Nilüfer Adli Özeren

General Manager at Naturagen