Kendi yaşamını var edenlerden misiniz?

Bazen öyle anlar vardır ki okuduğunuz bir yazı, gördüğünüz bir mesaj sizi geçmişe götürür ve içinizi acıtır.

Kendi yaşamını var edenlerden misiniz?
Bazen öyle anlar vardır ki okuduğunuz bir yazı, gördüğünüz bir mesaj sizi geçmişe götürür ve içinizi acıtır. Yaptığınızı hatırlarsınız, yapamadığınızı düşünüp daha bir kızarsınız kendinize. Sonra yeniden kendinizi sorgulayınca düşünürsünüz; keşke sayınız, iyi ki sayınızdan az olduğundan sevinirsiniz içten içe. Keşkeler hatırladığınızda canınızı yaksa bile.

Benim gibi yaşam takviminin yapraklarını 40+ olduktan sonra daha aktif kullanmaya başlayanlardansanız başta kendiniz kendinize garip gelirsiniz. Merakınıza rağmen önceden yapmadığınız, denemediğiniz çoğu hususta merakınızla kol kola ilerlersiniz. Yapamasanız da yapmak üzere harekete geçersiniz. Tabi bunun yakın çevrenizde yansımaları da olur. Nereden çıktı bunlar diyen arkadaşlarınıza 40 yaşından sonra mimarlığa başlayan Mimar Sinan’dan bahsedersiniz. “Sen, Mimar Sinan mısın?” diye şakayla karışık takılmalarını keyifle karşılarsınız. Bazıları size eşlik eder o da ayrı bir güzellik olur. Yeni insanlar girer hayatınıza, sanki sürekli berabermişsiniz gibi saatlerce sohbet edersiniz. Vakit hareket vaktidir der içinizdeki ses. Yapmak istedikleriniz için adım attıkça incinme, başarılı olma, el alem ne der kaygıları geride kaldığında da gerçek yaşam kapınızı çalıverir.

Yolunuzu belirledikten sonra sürekli navigasyonu kontrol etmek yerine, yolculuğun keyfini çıkartırken hayatın akışında bulursunuz kendinizi. Hepimize bahşedilen bir canı, artık başlarsınız kendi yaşamınız olarak görmeye ve güzelliğiyle, acısıyla kabullenirsiniz sizin size özel anlarınız olduğunu. İşte bu andan itibaren kendiniz, kendi yaşamınıza hoş gelirsiniz. Güzelliğiyle, acısıyla hepimize kendimiz olabildiğimiz bir yaşam gelsin Peki ya siz kendi yaşamınızı var ediyor musunuz?

Özlem Akyüz Atamer

Kale Grubu şirketinde Head Of Legal

Resim önizleme