Güneşten süte, sütten bize bir enerji zinciri var.

Bu yayılan enerji, daha sonra Dünya'ya ulaşır.

Güneşten süte, sütten bize bir enerji zinciri var.
Köken bilimle ilgilenir misiniz bilmiyorum ama mesela benim her şeyin kök nedenini araştırmak gibi garip bir huyum var. Bir insanın bir davranışının temel nedeninden tutun da, kelimelerin köklerine kadar.. Mesela güneşten süte, sütten bize bir enerji zinciri var. Tıpkı alglerdeki omega-3'ten balıklara, oradan da bize ulaşan omega-3 gibi. Hepimiz Dünya'daki enerji çevriminin bir parçasıyız. Ve bu çevrimin başlatıcısı tartışmasız güneş. Güneşte ana reaksiyon, çekirdek füzyonu olarak bilinen bir süreçtir. Bu süreçte, hidrojen çekirdekleri (protonlar) birleşerek helyum çekirdekleri oluşturur. Bu reaksiyon sonucunda büyük miktarda enerji açığa çıkar ve bu enerji Güneş'in parlamasını sağlar. Bu süreç, yıldızların enerjilerini ürettikleri ve hayatlarının büyük bir kısmını yönlendirdikleri mekanizmadır. Yani reaksiyon buradan başlar. Bu yayılan enerji, daha sonra Dünya'ya ulaşır.

Daha sonra bu enerji bitkilerde/alglerde fotosentez dediğimiz bir olgu ile enerjinin bizim bildiğimiz formuna yani "şekere" çevrilir. Şekerden sonra yağlar, yağlarla beraber aminoasitler, proteinler vs. derken bildiğimiz yaşamın biyolojik enerji kaynakları ve yapı taşları meydana gelir. Bitkisel proteinler ve temelde ikincil metabolit dediğimiz oldukça güçlü antioksidan bileşenler de bu enerji çevriminin en sonuna giden karmaşık sentez yapılarıdır.

Konuyu çok fazla uzatmayayım :) Bugünlerde "yağlı tohum" dediğimiz ayçekirdeği, fıstık, badem, keten, kabak çekirdeği, kenevir tohumu gibi şeylere tam anlamıya taktım diyebilirim :) Çünkü biz bu tohumlardan "yağ" elde ederken, geriye kalana neredeyse %50'lik kısmını israf ediyoruz. Geriye halbuki yukarıda bahsettiğim enerji çevriminin bizim için en sağlıklı olan kısmı kalıyor.. Yani proteinler ve içeriğindeki biyoaktif maddeler. Tabi bu klasik "sıkım" metodu ile yağ alınırsa..

Konu süperkritik ile örneğin aşağıdaki görselde de olduğu gibi kenevir tohumu işlemeye gelirse, karşımıza bambaşka bir senaryo çıkıyor. Mis kokulu bir kenevir tohumu yağı (tüm aktifleriyle birlikte) ve de geriye kenevir tohumu bitkisel proteinleri (birazda lif) kalıyor. İlk fotoğraf kenevir tohumunun öğütülmüş hali. İkincisi ise süperkritik sonrası posa çıktısının görüntüsü. Bembeyaz protein yapılarını görebilirsiniz. Süperkritikte hep derim 0 değil, -0 atık :) Çünkü hep benzetme yaparlar ya "atomu parçalamak" diye. İşte süperkritikte de bu şekilde kenevir tohumunu yağa, antioksidanlara, proteinlere ve life çevirebiliyorsunuz :)

Söylemeden edemeyeceğim.. Güneşte demiştim ya füzyon reaksiyonları oluşuyor.. Hidrojen çekirdekleri birleşip helyuma dönüşüyor diye.. Peki sonra ne oluyor derseniz helyum çekirdekleri birleşip sırasıyla karbon, oksijen, neon, magnezyum, silikon, sülfür ve sonunda demir meydana geliyor :) Yani bizleri oluşturan tüm elementler güneşte sentezleniyor.. Tabirimi bağışlayın ama hepimiz temelde birer "yıldız tozuyuz" aslında.. Hepimiz eşit değerde yıldız tozu olarak biyolojinin verdiği güç ile hayatta bir şeyler başarmaya çalışıyoruz :)

Can KAYACILAR

Biyolog, Davranış Bilimci (Neuroscientist, MSc),
Bu resim için alternatif metin açıklaması yok