Denize rüşvet verilmezdi. Zengine de fakire de merhamet göstermedi.

Eğer biz adil kent inşa edemiyorsak, doğa kendi adaletini oluşturuyor.

Denize rüşvet verilmezdi. Zengine de fakire de merhamet göstermedi.
Sakince yerinden kalkıyor, dışarı çıkıyor, iniş kapısının oradaki rampayı elindeki demir çubukla çekip yola yerleştiriyor. Bu işlem bir kaç dakika sürüyor ve açılan rampadan tekerlekli sandalyesi ile bir vatandaş kolayca tramvaydan iniyor. Diğer yolcular sakince bekliyor, üflemek, homurdanmak yok, alışılmış olağan bir durum.
Rampayı yerine tekrar yerleştiren vatman dönüp yoluna devam ediyor.

İnen engelli kişi belki sadece yüksekliği bir kaç santim olan kaldırıma rahatça çıkıyor ve gideceği yere yol alıyor. Engelli birisi varsa biniş ve inişlerde her durakta tekrarlanıyor.
Aslında belki bazılarınızın karşılaştığı ve bir çok Avrupa kentinde tanık olduğu bir uygulama. Fotoğraftaki tramvayı engelli birey indikten ve uzaklaştıktan sonra çektim. Tıpkı onu unutmayan kenti gibi hiç unutmamak için...

6 Şubat depreminin en acı sonuçlarından birisi de ansızın kolunu, bacağını kaybederek engelli hale gelen ve yaşamının kalan kısmında hayatını engelli olarak geçirecek belki binlerce insanımızın durumu.

Hiç bir engeli olmayanlar için bile yaşamanın çok zor olduğu kentlerimizde engeli olan insanların bir çoğu sokağa hiç çıkamıyor, çıkanların ise işi hiç de kolay değil. Bu nedenle yeniden inşa edilecek şehirlerimizde artık işe bugüne kadar varlıklarını gösteremeyen engelli vatandaşlarımızın deneyimlerinden yararlanarak, hatta onlardan şehri tasarlamalarını isteyerek başlamalıyız.

Doymazlığın önunde diz çökmüş bu yıkıntı şehirler, umudu kırılmış, olmayan kolları ve bacakları ile yaşadığı travmayı daima hatırlayacak olan bu insanlara kol, bacak ve umut olacak şekilde yeniden ayağa kalkmalı.

Öyle bir anda biten sarı şeritli hiçbir işe yaramayan engelli yollarını yapmaktan bahsetmiyorum. Vatandaşına kimseye bağımlı olmadan özgür yaşama olanağı  sağlayacak adil bir kentten bahsediyorum.
.
.
.
Eğer biz adil kent inşa edemiyorsak, doğa kendi adaletini oluşturuyor.

K.J. Maitland 'Boğulmuş Şehir' romanında Bristol şehri aniden kabaran dalgalar ile sular altında kalır;

"Denize rüşvet verilmezdi. Zengine de fakire de merhamet göstermedi. Ne kör bir dilencinin çok sefil kulübesi, ne de zengin bir tüccarın en büyük evi bağışlandı."

Dr. Nejla Kılınç, PhD

'Ufuk Planlama' Kurucusu, Şehir Plancısı (A Grubu), Öğretim Görevlisi, Yazar
Resim önizleme