“Bugünün işini yarına bırakma, mümkünse ertesi güne bırak.”

Sistematik erteleme nedir?

“Bugünün işini yarına bırakma, mümkünse ertesi güne bırak.”

Sistematik erteleyici olduğunuzu kabul ettikten sonra hem kendinizi daha iyi hissedeceğinizi hem de işleri bitirebilme yeteneğinizin artabileceğini biliyor muydunuz?

Siz de bir erteleyiciyseniz, artık her şeyi ertelediğinizde kendinizi kötü hissetmek zorunda değilsiniz, diyor John Perry kitabında. Kitaptan benim en çok etkilendiğim bölümleri sizinle paylaşmak istedim.

Sistematik erteleme nedir?

Erteleyiciler yapması gerektiği işleri yapmazlar. Yapılacaklar listesinin başına önemli ve teslim tarihinin belirli olduğu işleri koyarlar ancak bunu ertelemek için de, kendilerini kandırma yetilerini kullanarak teslim tarihinin gerçekçi olmadığı ve önemi büyükmüş gibi düşündükleri işleri üstlenirler.

Sistematik erteleme ile bu olumsuz özelliği, kendi çıkarlarına yarar sağlayacak şekilde çevirebilmektedirler. Erteleyerek hiçbir şey yapılmadığının düşünülmesi bir yanılgıdır. Sadece daha az yararlı işler yaparak asıl yapılması gerekenden kaçınırlar. Fakat bu süreçte birçok iş bitirirler.

Yukarıdaki bölümü okuduğunuzda kendinizi bulmuşsanız siz de bir erteleyicisiniz demek olabilir ve daha az ertelemenin bir çaresi var mı diye soruyor olabilirsiniz. Yapacağınız işlerde mükemmeliyetçi ve erteleyici kişiliğiniz birleşiyor olabilir.

Peki, hangisi önce gelir? Mükemmeliyetçilik mi erteleme mi?

Benim de bugüne kadarki gözlemlerim ve seanslarımdaki deneyimlerimden yola çıkarak rahatlıkla şunu söyleyebilirim :

Mükemmeliyetçilik ertelemeye yol açmaktadır.

Mükemmeliyetçi olduğunuz için işinizin istediğiniz gibi olmayacağına dair korku yaşıyor, işinizi tamamlayamıyor olabilirsiniz. Birçok erteleyici bu durumunun farkında değildir. Burada farkında olmadığınız detay şu ; mükemmeliyetçiliğinizi bir işi mükemmel yapmak için kullanmazsınız, mükemmel yapacağınıza dair hayallerinizi beslemek için kullanırsınız.

Peki bu mükemmeliyet fantazisi ertelemeyi nasıl besler? Mükemmel bir iş için uygun zaman ve ortam gerekir. En iyi şartları sağlamalısınız. Siz tüm bunları düşünürken kendinizi pes etme kapısının önünde bulabilirsiniz. Sonrasında da kendinizi son derece kötü hissedersiniz. Sonra ne olur? Kendinizi başka işlerle uğraşırken bulursunuz. Asıl yapmanız gereken ise çoktan görünmez olmuştur. Bir süre sonra bir şekilde uyarılırsınız ve işte o zaman fantezi dünyanız değişir, harekete geçersiniz. Artık en iyi olmayı hayal etmezsiniz. Telaşa kapıldıktan sonra oturup yapacağınız işe odaklanır ve bitirirsiniz. Mükemmel olmayan ama yeterli bir iş çıkartırsınız. Bu süreci incelediğinizde sistematik bir erteleyici olmanızdan dolayı asıl işi yapmamak için uğraştığınız şeyleri bitirdiğinizi görürsünüz. Ve bir gün bahane olarak kullandığınız bu işler, önünüze çıktığında kendinizden memnun bir tavır takınırsınız.

Aslında “erteleme sayesinde mükemmel olması gerekmeyen bir işi, mükemmel olmayan bir biçimde yapma iznini kendinize vermiş oluyorsunuz.’’

Siz de;  

Mükemmeliyetçiliğim  yüzünden sık sık eteleme çukuruna düşüyorum ve bu çukurdan çıkmakta zorlanıyorum diyenlerden misiniz ?

Haftaya yazımın devamında ‘’ Erteleme Çukurundan Nasıl Çıkabilirsiniz ? ‘’ başlığı ile birkaç tavsiyem olacak.

Takip etmenizi bekliyorum.

Hep Şen Kalın :)

Hepşen ÜLKER

MasterCOACH İşletme Koçu/ Yönetici Koçu