Bir tanıdık iki hafta önce telefon etti. Hasbihalden sonra "X firmasından GY bey seninle görüşmek istiyor.

Toplantı odasında 28-30 yaşların bir genç oturuyordu. 3 günlük sakal,......

Bir tanıdık iki hafta önce telefon etti. Hasbihalden sonra "X firmasından GY bey seninle görüşmek istiyor.

Bir tanıdık iki hafta önce telefon etti. Hasbihalden sonra "X firmasından GY bey seninle görüşmek istiyor. Bir randevu almamı rica etti. Görüşür müsün?" diye sordu. "Olur" dedim, "haftaya şu gün saat 10 'da buyursun gelsin".
Telefonu kapatınca canım sıkıldı, Sekretere "X firması ya da GY bey hiç arayıp benimle görüşmek ya da randevu talebi oldu mu" diye sordum. "Yok ama tekrar bakayım Özden bey " dedi. Beklediğim gibi direkt bir tanıdık aracılığı ile talep gelmişti.
Görüşme günü geldi çattı. Sabah 10'a randevu vermiştik. Saat 10:05 de GY bey aramış ve 15-20 dakika gecikeceğini söylemiş. Tanıdık hatırına "tamam"dedik. Saat onbire yirmi kala GY beyin geldiğini bildirdiler. "Toplantı odasına alın" dedim.
Toplantı odasında 28-30 yaşların bir genç oturuyordu. 3 günlük sakal, tarak girişi yasaklamış saçlar. Ütü yüzü görmemiş "tarz (!)" siyah bir tişört, giyilmekten yorulmuş, gelmeden önce hıyar bostanına girmiş çıkmış bir kotla, spor bir ayakkabı.
Şimdi hakkını yemeyeyim, jletle küsmüş yüzünde gülümse vardı.
"Merhaba ben X firmasının sahibi GY" diye kendini tanıttı. "Beni duymuşsunuzdur, piyasada bayağı aktifiz uzun zamandır."
"Memnun oldum, piyasayı herhalde uzun zamandır takip etmediğim için ne firmanızın ne de sizin isminizi duymadım."
"Teklifimizi değerlendirebildiniz mi?" diye bir soru, beni yine şaşırttı. Bu GY bey beni iyi şaşırttıyordu. Dakika 3 ben hükmen mağlup oldum. Biraz mahçup "hangi teklif?". "Bizim ekibe dün size teklif atmalarını söylemiştim. Gelmemiş herhalde."
"Siz verin teklifi, şirket bilgilerini" dedim, demez olaydım bombalar peşi sıra geldi; "Ben işe aslında onikiden önce başlamıyorum. Sizin hatırınız için sabah erken kalktım, gece geç yatınca bu saatlerde kendimde olamıyorum". Toplantı masasında koltuğa kaykılmış bana dönük çalışanını haşlayan patron kıvamında bir Amerikalı oturuşu ile oturuyordu.
"Yanımda öyle şeyleri taşıyamıyorum. Ne varsa beynimde, not alırsanız teklifi yazdırayım".
Oturduğum yerde biraz gerildim; "GY bey, bu yaşadıklarım bir şaka değilse siz buraya niye geldiniz? Sizin firma ne üretir, ne satar? Ben sizinle şu anda ne yapıyorum? Görüşme bitmiştir. Haa! bu arada o ayağını da indir, bir toparlan. Bizim ekip şimdi size eşlik edecek çıkışa kadar" dedim, bu sefer aptallaşıp şaşırma sırası ondaydı. Toplantı odasının kapısından çıkar çıkmaz "Çocuklar!!! GY beye çıkışı gösterin ve eşlik edin!" diye bağırdım.

Bunu niye mi yazdım? Bir sonra ki yazımda LinkedIn de de çok rastladığım İŞ DÜNYASINDA peydah olan bazı absürtlüklere değineceğim....

Özden Bekir KARAKAŞ

Felsefeci - Evrensel Devinim