“Batılı çokça tasvir de batıldır.”

” Anne ve kızı duygusal anlar yaşamadı ve yaşatmadı.

“Batılı çokça tasvir de batıldır.”

2012’de Ankara’da çalışmaya başladığımda iş yerinden birkaç arkadaşımın zorlamasıyla hayatımda ilk ve son kez olarak Maltepe’de bir pavyona gitmiştim. Ağzında dişi kalmayan morukların oturak alemlerinde birbirinin ve mekandaki kadınların kıçlarında balon patlattığı brutal iğrençlikteki eğlence anlayışlarına gözlerimle şahit olunca bir daha adım atmadım pavyon denilen yerlere.



Tiksindirici bir kavram gerekli sosa bulanıp, reklamı da profesyonelce yapılırsa yadırganma eşiği rahatlıkla düşürülür ve hatta daha da tehlikelisi bu kavrama alışılır. Sen kalkarsın bir pavyon dizisi çekersin; içine biraz mizah ve edebi sözü arada iliştirirsin, azıcık babacan tavırlar sergilersin ve hoppp bitti gitti. Ertesi gün bir bakarsın trendyolda Dilber elbisesi 799 tl olmuş, bağlama çalan hokkabaz gecelik fiyatını bin liradan 50 bine çıkarmış. Ve birden akıllarda sulanmış ve naif bir pavyon algısı. “Dizide böyle sunulmuyor,” diyecek olanlar hiç zahmet etmesinler. Batıla dair çokça konuşmak da batıldır. Çirkine dair fazlaca laf edilirse çirkin ayağa düşer ve kavramsal bir uyuşukluk yaşanır. Yadırgama hissi giderek dama atılır ve “Ne yapalım bu da hayatımızın bir parçası” diyerek sindiririz. Popüler kültür sömürünün ayrılmaz bir parçası artık. Romantize edilmiş dramatik porno bize bu vesileyle yutturulur. Tertemiz ve steril pavyonumuzda aile yerimiz de mevcuttur desem kaçımız gideriz? Kaç erkek karısı ve çolu çocuğuyla, kaç kadın kocasıyla gönül rahatlığıyla bu mekanlara takılır? Ama seyrederken ekran başında romeo jülyet gibi gelir.



Geçenlerde çöpte bulduğu elbiseyi kızına giydirip, alkış tutup onun oynamasını seyreden anne ile ilgili durumu bazı haber siteleri şöyle sunmuştu: “Anne ve kızı duygusal anlar yaşattı.” Anne ve kızı duygusal anlar yaşamadı ve yaşatmadı. Gırtlağına kadar buhran içindeki bir cemiyette sen artık bu olağandışı ve insanlıktan uzak manzaraları kanıksadın ve kurduğun cümlelerde de beyinleri kendince yönetiyorsun. Aynen kolpa bir pavyon masalı üzerinden olmayacak bir aşkı pazarlayıp tüm o karanlık âlemi unutturduğun gibi. Amacın bu olmasa da ürettiğini daha iyi pazarlamak adına buna hizmet ediyorsun. Ben bir sene boyunca koltuğumun altında felsefe kitaplarımla pavyon pavyon gezsem hangi pavyon çalışanı kadın bana neden baksın? Ama kitlenin beyni iğfal edilince yutuluyor işte. Ve bir bakıyorsun olay leyla mecnuna dönmüş. Oysa her akşam bir sürü mekânda ayrı çatışmalar, patlayan silahlar, yaşanan kanlı vak’alar bir anda siliniveriyor. Kadın cinayetleri ve tecavüzler yadırganırken dizi fıstık eşliğinde akşamın keyfi oluveriyor.



Bari ben de gideyim kızımı dilber dansı eğitimi veren kursa göndereyim. Temiz bir pavyonda işe sokarsam belki bir helal süt emmiş memura denk gelir de hayatını kurtarır.



Hayat öyle naif ki, her gün sırtlanlarla sevişiyorum inanır mısınız?

can küçükşahin

Mühendis