Asker Tütün ve Kesmetaş

Bir tabip üsteğmen ve iki tabip asteğmen, Erzurum- Tekman Yolu’na koyulduk…

Asker Tütün ve Kesmetaş

Bir tabip üsteğmen ve iki tabip asteğmen, Erzurum- Tekman Yolu’na koyulduk… Kıvrıla kıvrıla Palandöken'e çıkan toprak yolda yükselirken, Ağustos sonunda gördüğümüz rengârenk bahar çiçeklerini hayranlıkla okşuyorduk... Dağın zirvesinde, sağda: bir siyah heyula gibi üzerinde yıllanmış bir toprak yığını Palandöken Tabyaları’nı seyretmeye başladık.. Durduk; bir elin ayası ve beş parmak misali yapılmış tabyaların içine girdik. El ayası mesabesinde karargâh binası, binanın üzerinde kesme taşlarla yapılmış eyvan ve taş avluya, parmaklar gibi dağın çeşitli cephelerine dağılmış dehlizlere ve nakışlı kemerlere daldık gittik…
Loş dehlizler ve avlularda; mazgallarda, geçen “Zaman ve Tarih” gözlerimizi yakan bir küf kokusu ve sükût ise; tenimize değen bir ince soğukluk olsa gerekti... Sükûta dokunmanın, zamanı koklamanın karmakarışık hissiyatı içinde dudaklarımızda bildiğimiz dualar, bir rüyayı yaşarcasına tabyalardan ayrıldık...

Ağaçlarda tek tük sarı yapraklar
Yaz desem, bir tuhaf., güz desem değil!
Sonra Palandöken... sanki Kafdağı
Gönül duman duman, köz desem değil! ..

*

Şu kesıne taşlara yaslanmış asker
Kimbilir kaç sabah ufka bakıp da
Köyünde yarını, ceddini anmış....

*

Ufukta, sadece bir mavi beyaz
Güvercin ve boşluk... sonsuzluk hissi!
Derin bir çukurda, çok zor sezilen
Paşa Camii'inde bir titrek ezan
Ve hüzün ve eylül... ve titreyen an!

*

Dağların başında yalnızlığımız
Az nemli, kokulu kesme tütünle
Tayın torbasında zor kardığımız
Bir efkârlı duman gibi sevdamız
Devlet-i Ali Osman’mış....

*

“Tebaa dediğin ancak emanet..
Dünyada her çocuk, bir nurlu çiçek!
Bir azıcık zulme, biraz muhabbet;
Bil ki Allah rızasını biçecek! ...'

*

Ağaçlarda tek tük sarı yapraklar..
Yaz desem, bir tuhaf... güz desem değil! ..

Ahmet Tevfik Ozan
Kayıt Tarihi : 5.10.2005 15:45:00