SAĞLIK BAKANLIĞI VERİLERİNE İNANMAYANLAR ÇOĞALDI

Türkiye’de her gün yeni vaka sayısının resmî açıklanandan 6,5- 13 kat daha fazla olduğunu kabul etmek gerekiyor.

SAĞLIK BAKANLIĞI VERİLERİNE İNANMAYANLAR ÇOĞALDI

Sağlık Bakanlığının koronavirüs salgını sürecinde verdiği rakamlara toplumun büyük kesimi inanıyordu. Bilim insanları da bazı teknik sebeplerle gerçek rakamlardan bazı sapmalar olabileceğini fakat bunun yüzde on mertebesini geçmeyeceğini söylüyordu.

Ancak son bir ayda Sağlık Bakanlığı verilerinin belli bir mertebede adeta sabit tutulmuş gibi görünmesi verilerin sıhhatinden şüphe duyanların sayısını artırdı.

Bunlara karşı fısıltı gazetesi devreye girdi. “Türkiye’de günlük yeni vaka sayısı bin kişi civarında gösteriliyor ama sadece falan şehirde günlük vaka binbeşyüz kişi civarında. Hastanelerde yer kalmayan veya turizm beldesi olan illerden başka şehirlere hasta taşınmakta” gibi rivayetler naklediliyor.

Salgın sürecinde halka bilgi veren uzmanların içinde en çok güvenilen isimlerden olan Prof. Dr. Mehmet Ceyhan’ın açıklaması önemli:Türkiyede açıklanan hasta sayısının yüzde 65i hastaneye yatmak durumunda olan hastalar. Oysa Dünya genelinde COVİD 19 pozitif hastaların sadece yüzde 5 ila 10u arası hastaneye yatmak zorunda kalıyor” dedi.

Prof. Dr. Fatih Tank ise yoğun bakım hastasının aktif vakaya oranının Türkiye’de ortalama yüzde 11 iken dünya ortalamasının yüzde 1 olduğunu açıkladı.

Dünya ortalamasını esas alırsak, matematiksel olarak, Türkiye’de her gün yeni vaka sayısının resmî açıklanandan 6,5- 13 kat daha fazla olduğunu kabul etmek gerekiyor. Biz kabaca 10 kat sayarsak her gün Covid -19 hastalığına yakalanan kişi sayısı 8-10 bin civarında.

Fatih Altaylı “Sağlık Sistemi Çökmek Üzere” başlıklı köşe yazısında ön cephede mücadele eden hekim dostlarından aldığı bilgileri de paylaşarak bu rakamları teyit ettiğini yazdı. 

Altaylı yazısında ayrıca “işin tam göbeğinde olan, güvendiği bir hekimi” aradığını ve şu cevabı aldığını anlatıyor:

Bildiğim şudur. Nisan, Mayıs ve Haziran baskılarını çok rahat atlatan sağlık sistemimiz zorlanmaya başladı. Daha açık söylemek gerekirse şu anda sağlık sisteminin çökmesine ramak kaldı. Git dolaş bakalım hangi hastanede kaç yatak kaldı, kim hasta kabul edebiliyor bir bak.” 

“Daha bayram etkisini görmedik, 15 gün sonra İtalya’da, İspanya’da, Fransa’da gördüğümüz tablolarla karşılaşmaya başlarız. Kaç kaybımız olur bilemem. Ama hastane bahçelerinde yatanlar, yollarda devrilenler, evlerde ölüp birkaç gün sonra ulaşılabilenler. Bu olasılık giderek güçleniyor. Şaka değil, İran gibi oluruz” dediğini yazdı. 

Şimdi bu yazılanlardan “vatan hainliği” filan çıkarılmasın. 

Verilen rakamlara vatandaşlarımızı ve turist göndermedikleri için çok kızdığımız “dış güçleri”  inandırmanın yolu aslında çok da çetrefilli değil. 

Bakın Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji uzmanı Prof. Dr. Gaye Usluer bir tivitte özetlemiş:

“Bir enfeksiyon Hastalıkları hocası olarak Sağlık Bakanlığına önerim. İl il, hastane hastane vaka sayılarını açıklayın. Biz de vakalarımızla teyit edelim. Doğruysa, eksik değilse, güven tazelemiş olun. Zira verdiğiniz rakamlar giderek TÜİK rakamlarına benzemeye başladı.”

TÜİK, YSK, BDDK, Hazine ve Maliye Bakanlığı gibi kurumların verilerine güvenilmez olması Türkiye’yi devlet geleceği olmayan aşiret devletleri seviyesine düşürür. 

Sağlık Bakanlığı verilerinin de güvenilirliğini yitirmesi ise sadece Covid 19 ile mücadelede zafiyete yol açmaz. Devlete olan güvensizliğin bütün yan etkilerine (ekonomik, sosyal, siyasal hastalıklara) maruz kalmamıza sebep olur.

**********************************************

ANTALYA’DAN GÖZLEMLERİM

İki gündür Antalya’dayım. İlk gözlemlerime göre Konyaaltı Plajı ve çevresinde aşırı bir doluluk yok. Bayramdaki kalabalık boşalmış. Denize girenler sosyal mesafeye dikkat etmek isterlerse kolayca uygun yerler bulunabiliyor. Gerekli tedbirleri alma disiplininiz varsa tatil yapmanızda bir sakınca olmayabilir. 

Plajlarda vakit geçirenler ile deniz kıyısında maske takan yok gibi. Zaten Antalya sıcağında uzun süre maske takmak mümkün değil. Bazı mekanlarda sosyal mesafeye de pek uyulmuyor. Ayrıca düğün vb toplu eğlencelerde mesafe uygulayabilmek hiç kolay değil. Ancak şehir içine girdiğinizde özellikle mağazalarda maske takanların oranı epeyce yükseliyor.

Memleketimde yakın çevremdeki gözlemlerimde de kucaklaşma, öpüşme gibi yakın temastan sakınılmakla beraber, akraba buluşmalarında maske takılmıyor. 

Kapalı düğün salonlarında bin kişiden daha kalabalıkların katıldığı düğünlere dahi izin verildiğini duymak beni şaşırttı.

Maske takma konusunda hassas olan kişilerin bile yeterli bilinç seviyesinde olmadığını gördüm. Akrabalarla buluşunca çıkardıkları maskelerin virüslü olması muhtemel yüzeylerine dokunup, maskeleri katlayıp cebine koyanlar var. Anlaşılan maske kullanımı konusunda halkımıza hala yeterli bilgi verilememiş.

Bu şartlar altında vaka sayılarında ürkütücü bir artış olmazsa, “bu sonuç alınan tedbirlerin ürünü değildir” diye düşünürüm. Böyle bir sonuç ancak virüsün mutasyon geçirmesi ile mümkün olur. 

Ben de insanlardan ümidimi kestim, virüsün mutasyona uğrayıp zararsız hale gelmesi için dua ediyorum.

 

Ruhittin Sönmez

06.08.2020