"AĞUSTOS AYI "DENİNCE...

"Ağustos Ayı" denince aklıma Malazgirt gelir.

"AĞUSTOS AYI "DENİNCE...
"Ağustos Ayı" denince aklıma Malazgirt gelir.
"Malazgirt" denince zihnimde Alpaslan belirir.
*
"Malazgirt denince aklıma, Ordusunun başında,
Kefen beyazı elbisesini giymiş mimber taşında,
*
Başında aktolgası, elinde kılıcı şanlı askerine haykıran,
"Kızıl Elma"yı istikamet vererek Cuma namazı kıldıran ,
*
Yiğitler yiğiti Türkmen başbuğu ALP ARSLAN'ı hatırlarım.
Daha fazlasını tarife kifâyet etmez mısralarım, satırlarım.
*
Şanlı kumandanın yanında köhne Bizans'a karşı saf tutan,
Anadolu'yu ortak vatan yapmak için can verip şehit yatan,
*
Onüç bin yiğit Müslüman Kürt süvarisi Alperenleri hatırlarım.
Peçenekler'in Hakk'a geçişi, Tarihimizdeki en şanlı iftiharım.
*
"Ağustos Ayı" denince aklıma zeferlerimiz düşer,
Vatan yolunda böyle bir mücadele görmedi beşer,
*
Bu kadîm meydanın adı, vatanların en kutlusu Anadolu'dur ;
Emsalsiz kahramanların otağı, yiğit anaların yurdudur.
*
"Anadolu" denince canlanır tarih ondörtbin yıl öncelere,
Tarihi her devirde destan olmuş gündüzlere, gecelere,
*
Asırlar geçmiş, Anadolu'ya nihayet müslüman Türk'ün mührü vurulmuş .
Mazlumlara kol kanatın, zalimlere tokatın kutlu otağı kurulmuş..
*..
Bir Ağustos sabahı Çağrı Beyin oğlu Alp Arslan çıkar gelir,
Ölümü öldürmüş Serdengeçtileri ile zulme karşı dikilir.
*
Diz çöker Toroslar, selâm durur Karacadağ, Munzur,
Medeniyetler mezarlığı Anadolu'ya gelmiştir huzur.
*
Olimpos olur "Kazdağları", özgürleşir Kürt, Zaza, Gürcü...
Baştan başa Diyâr-ı Rum, kalelerin çift başlı kartal taşır burcu
*.
Anadolu artık Hilal’e otağ olur, vatan olur zulme ve ifrite karşı,
Horasan, hem Ötüken erenlerinin arşa yükselmeye başlar haykırışı.
*
Dicle kıyılarında ceylanları kurt, Fırat kenarlarında kuzuları çakal
Yiyemez artık. Çünkü, keçiyi "Çelebi" yapmaya kâfi değildir sakal.
*
Dağda taşta, ovada düzde yok olmuştur haksızlığın korkusu,
Dillerde destandır sevginin, mehâbetin, ince sevdanın türküsü...
*
Çünkü; Anadolu'ya Adaletin mukaddes mührü vurulmuştur ;
Çağlar boyu süren maksûda erilmiş, maksada varılmıştır.!..
*
"AĞUSTOS" Ayı deyince aklıma, Büyük Selçuklu Mülküne ,
Türkistan, Horasan, Acem, Arap ve cümle Anadolu halkına,
*
Bir Ağustos günü Başvezir tayin edilen, NİZAM-ÜL MÜLK gelir .
Bir dehâyı hatırlarım ki ; ilmi, irfânı ve istikbâli çok iyi bilir.
*
Emsalsiz nizâmı veren bir dâhidir, Siyasetnâme'nin Üstadıdır.
"DEVLETİN DÎNİ ADÂLETTİR.." diyen Büyük Rehberin adıdı
*r.
Yem borularını kestiği için her gün çoğalan düşmanlarını,
Hep hatırlarız, nasıl yok ettiğini haramın şişmanlarını...
*
Bâtınîleşen Haşhâşileri ve Haşhâşi intiharcının uzattığı arzuhâli,
Ulu Hâce'nin mâsumâne okurken, yediği hançerle düştüğü hâli,
*
Beynine irin dolmuş bir katilin eliyle şehâdetini hatırlarım,
Ne yazık ki ; nice hedef, nice mefkûre böylece kaldı yarım...
*
"Ağustos Ayı" denince aklımda, nice zaferlerimiz sıralanır,
Otlukbeli, Çaldıran, Mercidabık : zafer bile olsa "keşke"ye kapı aralanır.
*
Ayntap'ın kardeşi, mazlumlar şehri, ezelî İslâm-Türk Yurdu Halep'e ağlarım,
Öz yurdunda vahşete tutsak yüzbinleri düşünür, yüreğimi dağlarım.
*
"Ağustos, Anadolu ve Halep" denince şanlı Muhâfızları hatırlarım :
Kılıçarslan'ları, Selahattin-i Eyyûbî'leri, Ertuğrul'ları, Hâfız'ları hatırlarım..
*
"Ağustos Ayı" denince aklıma Kanûnî Süleyman, Belgrad, Mohaç,
Yine bu ayda tarumâr edilmişti, Hilâli yok etmek isteyen Haç.
*
Bu ayda şanlı Leventler vatan yapmış Anadolu'nun yavrusu Kıbrıs'ı,
Akdeniz mavi vatan yapılmış, sulara gömülmüş küfrün hırsı..
*
Hakimiyet-i Milliye'ye giden yola Erzurum'da bugün vurulmuş perçin,
CUMHURİYETİN KURUCU RUHU Erzurum'dur, budur temel, budur erçin !
*
Şayan kalpaklı şanlı Kuvvai Milliyeciler bu ayda şaha kalkmıştır,
Kurt bakışlı yiğitler, bu ayda Kocatepe'den Akdeniz'e bakmıştır.
*
Düşünürüm: "..İLK HEDEFİNİZ AKDENİZ.!." emrinin son hedefini,
Düşünürüm : Emperyalizmin, keşke her kisvesiyle Vatanımızdan def'ini...
*
Şimdilerde sarsılan ve hattâ unutulan değerlere hayıflanırım .
Lâkin, aslını unutmuş cühelâlar tarafından ha bire ayıplanırım.
*
Üzülürüz; vefâlı Halkımıza, ve Vatana, ve kendimize ve kalleşlerimize,
Kîne, hırsa, ihtirâsa, nankörlüğe tutsak düşmüş "Yürüyen leşlerimize"...
*
Düşünürüm: hangi İbn-i Sebe'lerin hâin fitnesi girdi aramıza,
Hangi sapkın Hasan Sabbah'lar zehir zerketti derin yaramıza..?!
*
Niçin ve hangi kör sebeplerle, aynı Malazgirt'te, eşinin yanında,
İnsanı insan eyleyen zerre değer kalmamışlarca hâin kanında,
*
Bir Arslan'ımızın kalleşçe, korkak hainler tarafından katledilişini,
Ve , on asır sonra Malazgirt ikliminde nice Arslanların şehit edilişini.
*..
Lâkin, her şehit ile tescil edilir bu toprak bir daha "VATAN" diye.!.
Şüheda ki; sığmazlar ne şiire, ne destana, ne de methiyeye...
Servet ARSLANER
26 Ağustos 2016 - Merzifon
NOT :
(Serbest vezinle yazılmış olan 3 şiirimizden biridir. İleriki yıllarda vezinli hâle getirilecektir.)
Bir 2 kişi görseli olabilir