ÂD KAVMİ SIRRI

Âd’da, isimde, şanda, namda kalmandır.

ÂD KAVMİ SIRRI

Âd kavmi denilen bil ki senin;
Âdetlerde kalmandır.
Âd’da, isimde, şanda, namda kalmandır.
Âdetlerde kalıp, kendini büyük görmen, başkalarını küçük görmendir.

Âd kavmini binlerce yıl öncede arama, bil ki o kavim tüm halleriyle sende durmaktadır.
Bil ki atalardan öğrendiğim âdetler, sendeki âd kavmidir.

Bil ki sendeki, âd kavmiyle Hûd kardeştir. Hâbil ile Kâbil gibi.
Gel âd kavmini yok et ve sendeki "Hûd" boyutu açılsın.

Hûd Sûresi 50- " Hûd, Âd kavmindeki kardeşlerine dedi ki: Ey kavmim! Allah’a kul olun, sizin için O'ndan başka güç yoktur. Sizler sadece asılsız şeyler söyleyenlere inanıyorsunuz."

Âd kavmi, kişideki asılsız şeylerde kalma, âdetlerde kalma boyutudur.
Âdetlerde kalmak, bir şeyin aslından uzak olmaktır.

Âdetlerde kalmak, anne babadan gelen, atalardan gelen, toplumda gördüğü âdet boyutunda, gelenek, görenek boyutunda kalmak, aslını bilmemektir.

İbadet edersin ama aslını bilmezsin.
Din adına birçok kelam duyarsın, ama hiç aslına şahit olmamışsındır.
Allah dersin, ama kendine hiç şahit olmamışsındır.
Kitap dersin, ama hiç canlı kitapla tanışmamışsındır.
İbadet dersin, mânâsına hiç ermemişsindir.
Câmi, kilise, havrayı Allah'ın evi dersin, ama kendi vücudunun ve bu âlemin O'nun evi olduğunu bilmezsin.
Hep âd boyutunda, lafız boyutunda kalırsın, aslına ermezsin.

Âdetlerde kalmak, bir şeyin asli mânâsından uzak olmak demektir.
Âdetlerde kalmak, âd’da, isimde, sûrette, namda, şanda, lafızda kalmak demektir.

Âd kavmi denilen bil ki senin;
Âd boyutunda kalmandır.
Âdet boyutunda kalmandır.
Kendini büyük görmendir.
Âdetlerde kalıp, kendi inancını, kendi ibadetini, kendi milletini, kendi mesleğini büyük görmendir.
Sûret boyutunda kalmak, sîretini görememektir.
Şekil boyutunda kalmak, teşekkül boyutunu görememektir.

İsim, şan, şöhret, nam, peşinde koşmandır.
Kendini itibarlı sayıp, bazılarını itibarsız görmendir.
Âda takılıp, mânâ dan uzak olmandır.
Varlık boyutunda kalıp, varlığın ardını görememendir.

Bu boyutta yaşayan kimseler, kendilerini güçlü-kuvvetli görürler, gösteriş peşindedirler, kendi toplumunu diğer toplumlardan daha üstün ve seçilmiş görürler. ölüm hiç akıllarına gelmez, hep kibir içinde yaşarlar.

Fussilet Sûresi 15- "İşte böylece Âd kavmi, yeryüzünde hakikatleri anlamaktan uzaklaştılar, kibirlenenlerden oldular. Dediler ki: Bizden daha kuvvetli olan kimdir? Onları yaratanın Allah olduğunu bilemediler."...

Bil ki, hiçbir millet diğer milletten üstün değildir.
Bil ki, hiç bir kimse diğer kimseden üstün değildir.
Bil ki, hiç bir varlık diğer varlıktan üstün değildir.
Bil ki, hiçbir inanç diğer inançtan üstün değildir.
Bil ki, hiçbir ibadet diğer ibadetten üstün değildir.

Gel kardeş;
âdetlerden kurtul,
aslı olmayan şeylerden kurtul,
âd, şan, şöhret boyutunda kalmaktan kurtul,
atalardan gelen ayrımcılık getiren âdetlerden kurtul.
gel aldığın verdiğin nefesi düşün,
gel varlıktaki nefes boyutunu düşün,
gel her varlığın oluşumunu düşün, oluşumdaki o muhteşem titreşimi düşün

Zâriyât Sûresi 41- "Âd kavmine de onlardaki o nefes alıp vermenin hikmetini, bir şey meydana getirmeye güçleri olmadığını bildirdik"

Gel kardeş:
Âd boyutunda kalma, kendindeki tecavüzkâr boyutunu terket. Kendindeki o cehaletin getirdiği kötülük benlik hallerini terket.

Hâkka Sûresi 6- "Âd kavmi de tecavüzkâr davranışlarıyla, cehaletin o kötülük, benlik gibi halleriyle hareket etmelerinden dolayı kendilerine yazık ettiler."

Gel kardeş;
kendindeki âd boyutunu helâk et,
âdetlerde kalma boyutunu helâk et,
kimseyi inancına göre ayırma
kimseyi ibadethanesine göre ayırma
kimseyi cinsiyetine göre ayırma, insan olarak gör
baş örtülü baş örtüsüz, namazlı namazsız diye ayırma
taşlamış bir gönül taşıma,
gönlündeki taşlamış yapıyı kır.

Gel kardeş;
Varlığın sûret boyutunda kalma, sîret boyutunu gör..
Varlığın şekil boyutunda kalma, teşekkül boyutunu gör.
Varlığın dış yüzüne bakma, iç yüzündeki faâliyeti gör.

Gör ki, kendindeki âd kavmi boyutunu helâk et.

Kendindeki âd kavmini helâk eden kimseler, hidâyet yoluna girerler.
Ve o kimseler”Hûd” boyutuyla tanışırlar.

Hûd, “Hû” ya açılan kapıdır.

Hûd, Hûda, Hidâyet, Hû aynı kökten gelen kelimelerdir.

Gel kardeşim;
Âd boyutunda kalma.
Âdetlerde kalma.
Anne babandan öğrendiğin ibadetlerin, inancın âdet boyutunda, ayrımcılık boyutunda, üstünlük boyutunda kalma.
Aslına ulaş, şahitlik boyutuna ulaş.
Kendindeki “Hûd” boyutuyla tanış.

Kendindeki Hûd boyutuna ulaş ki, senin ve cümle âlemin sahibinin "Hû" olduğuna şahit ol.