Bugün paylaştığım fotoğraf çok özel…

Yanımdaki Ayşe Işık ve o henüz 5 yaşındayken kollarını kaybetmiş; resimlerini ayağıyla yapıyor.

Bugün paylaştığım fotoğraf çok özel…

Bugün paylaştığım fotoğraf çok özel… Yanımdaki Ayşe Işık ve o henüz 5 yaşındayken kollarını kaybetmiş; resimlerini ayağıyla yapıyor.

Ayşe Işık ile 5–6 yıl önce, Paris Başkonsolosluğu'nda onun için açtığımız sergi sayesinde tanışmıştım. Hikâyesi şöyle…
Babası buğdayı un hâline getirme işiyle uğraşıyor. O da 5 yaşındayken babasının çalıştığı yerde çocuk merakıyla öğütme makinesinin yanına gidiyor. Çevresinde kimse yok; herkes çay molasına gitmiş ve makineyi de açık bırakmışlar. İçine bir avuç buğday atmak isterken makine maalesef kolunu kapıyor; onu kurtarayım derken bu sefer diğer kolunu da kaybediyor.

Hikâyesi hüzünlü tabii ama ben onun yaşama olan pozitif bakışından çok etkilenmiştim.

Hiç unutmuyorum; karşımda sağ ayağıyla yemek yerken şöyle bir şey söylemişti: “Hâlime şükrediyorum çünkü hem kolları hem ayakları olmayanlar var.”

Yurt içinde, yurt dışında sergiler açıyor, kitabı var ve -bir sosyal platformda bağlantım olduğu için görüyorum ki- şimdi de kızını büyütüyor.

“Azim varsa engel yok” gerçekten de. Engeller zihnimizde.

*

Bugünkü pazar yazısını tasarlarken karşıma Ayşe Işık’ın bir paylaşımı çıktı ve onun hikâyesini anlatmak da oradan aklıma geldi.
Ki, bugün size tam da Belçikalı sürrealist ressam René Magritte’i anlatacaktım. Çünkü dün Brüksel’de onun eserlerini canlı seyrettim.

Sanatçıyı en iyi şu eseriyle hatırlayacaksınız...
Resimde bir pipo vardır ve altında “Ceci ne pas une pipe” yazar. Yani “Bu bir pipo değildir”.
30 yaşlarındayken yaptığı “Nesnelerin İhaneti” serisinde yer alan bu resmiyle Magritte hem görsel temsillerin, imgelerin ve dilin "gerçekliği" sınırlandırabileceğine dikkati çekmek ister hem de her görünenin, ardında görünmeyen başka bir şeyi gizlediğine.

Mesela "Âşıklar / Les Amants" adındaki eserinde, iki figür birbirine sevgi ile yakınlaşmış gibi görünür. Oysa figürlerin yüzleri kumaşla kaplıdır. Ve belki de şunu düşünmemizi ister sanatçı: İki insan birbirine ne kadar yakın olabilir? Hiç maske takmadığımız ilişkiler var mıdır? Gerçekten mümkün müdür bu?

Onun resimleri bir davettir aslında... İlişkilerin, nesnelerin, olayların, evrenin bize görünen yüzünün ötesine geçme daveti.

Ben bu daveti ciddiye alanlardanım. Bugüne kadar -sizlere de çoğunu anlattığım- yüzlerce hikâye peşinde koşmamın sebebi de, motivasyonu da bu olabilir.

Çünkü ne diyordu Magritte?
“Gördüğümüz her şey görünmeyen başka bir şeyi gizler.

Ve biz her zaman görünenin gizlediği şeyi görmek isteriz."

Damla Ömür Tantekin

Advisor | Writer | Speaker | Cross-Cultural Communication