Önceki İçerik
Sonraki İçerik
Editor Temmuz 4, 2020 0
Editor Haziran 18, 2020 0
Editor Temmuz 1, 2020 0
Editor Temmuz 4, 2020 0
Editor Haziran 15, 2020 0
Editor Mart 31, 2024 0
Editor Mart 31, 2024 0
Editor Mart 31, 2024 0
Editor Mart 26, 2024 0
Editor Aralık 25, 2021 0
"Kademe kademe zam"
Editor Haziran 16, 2021 0
Yeni Mokka, Cesur Tasarımı ve Üstün Teknolojileriyle Sınıfında Normalleri Değiştirecek
Editor Aralık 8, 2020 0
Canon ile iş birliği yapmalarını ve görsel hikaye anlatma tutkularını paylaşmalarını...
Editor Ağustos 11, 2021 0
Sanatçı, ödülünü 3 Aralık 2021 tarihinde İsviçre’nin Zürih kentinde düzenlenecek...
Editor Haziran 8, 2020 0
"Eğitim sistemiyle değişikliklerden hepimizin başı döndü
Editor Ağustos 30, 2021 0
Deneyenler faydasını gördüklerini belirtiyor.
Editor Temmuz 15, 2021 0
İzmir Kendi Markası ile Ön plana Çıkacak
Editor Haziran 9, 2020 0
Erdoğan’ın verdiği bilgiye göre toplantıda şu kararlar alındı:
Ara ara bu konuyu dile getiriyorum.
Ben zaten farkındaysanız çok tekrar eden biriyim.
Kelimeleri, cümleleri, konuları tekrar eder dururum habire.
Benimle ilişki ve iletişimini beş altı yıldır kesen ve bunu da neden yaptığını hala anlayamadığım, bilemediğim, çocukluk arkadaşım olan çok eski bir dostumun ve hatta kardeşim gibi bir arkadaşımın, kulaklarımdan hiç gitmeyen, aklımdan hiç çıkmayan o meşhur ifadesi ile;
"Tekrarı severim, tekerrürün hastasıyım!"
Beğenmeyen okumasın diyeceğim de, zaten kaç kişi okuyor ki benim yazdıklarımı Allah aşkına?
Hangimiz, kaçımız ne kadar okuyoruz ki ayrıca?
Geçen hafta, gelecek Pazartesi yeni sayısı yayınlanacak bir sektörel gazete için her hafta yazdığım köşe yazısını, gazetenin sorumlu yöneticisine yolladıktan sonra, bir cümlede bir kelimeyi iki kere tekrar ettiğimi fark ettim.
Kendisine düzeltip tekrar yollayacağım dedim ama sonra koşturmadan düzeltmeyi de, yollamayı da unuttum.
Gazetenin yöneticisi "Revize halini yollayacak mısınız?" diye mesaj da atmış aslında ama o mesajı da geç görünce, gazete baskıya o şekilde gitmiş oldu.
Nazarlık olsun dedik kendi aramızda ama sonra da şunu yazdım o kişiye, aramızda mesajlaşırken.
"Zaten kaç kişi okuyacak ki bu yazımı?"
O da "Maalesef!" diye cevap yazdı.
Çok acı aslında, sizce de öyle değil mi?
Hayat sanki hep tam tersine istikamette olaylarla gelişiyor gibi geliyor bana, sizin için de durum öyle mi?
Okuyacak materyal bulamadıkları için aynı kitapları dönüp dönüp tekrar tekrar okuyan nesillerden, dağ taş kitap, dijital materyal ile dolu iken, hiçbir şeyi okumaya tenezzül etmeyen nesillere!
Ne hayret edilecek durum değil mi?
Yine konu dağıldı farkındayım.
Demiştim ya tekrarı severim diye.
Tekraren yazıyorum şimdi.
Benim yazamadıklarım, yazabildiklerimin belki 1000 katı!
Aklımda olup, ruhumu kavurup, kalbimi sıkıştırıp da yazamadıklarım var, zamansızlıktan veya yazarsam kimin canını sıkar, kimi gıcık ederim diye endişe ederek.
Bir de yazıp yayınlamadıklarım var ki, onlar zaten dillere destan.
"Dağlara taşlara!" dediklerinden eskilerin.
Dinle ilgili yazma.
Siyaset yapma.
Ticari sır ihtiva eden meselelere girme.
Onu yazma, bunu çizme, ona dokunma, bunu elleme diye diye, yazı yazmak da zorlaşıyor, her gün bir önceki günden daha fazla.
Bugün yazacak bin tane konu var mesela, suya sabuna dokunacak, okuyanları hayretlere düşürecek, haklının yanında saf tutup, haksızın karşısına dikilecek ama yazsam başkasına dert, yazmasam bana.
#Yaz yazabilirsen işte!
Yazmak mı zor, yazmamak mı?
Yazanın rahat yazdığı, yazılanın okunduğu, okunanın anlaşıldığı ve yazar, çizer, okur, dinler ve konuşur insanların sayısının ve kalitesinin arttığı yarınlara bir not olsun bu yazı.
Denize şişe içinde mesaj bırakmak gibi bugün yazım.
Bakalım bu şişe kimin eline geçecek, kim merak edip şişeyi açacak, şişenin içindeki mesajı kimler okuyacak ve o mesaj nelere sebep olacak?
Dr. Ejder ORMANCI
Yönetim Danışmanı&Kurucu@DNO Değişim Yönetim Danışmanlık Hizmetleri