UTLU OLMAK!

Ar, hayâ, hicap veyâ utanmak dediğimiz duygu Türklüğün önde gelen özelliklerindendir.

UTLU OLMAK!
Ar, hayâ, hicap veyâ utanmak dediğimiz duygu Türklüğün önde gelen özelliklerindendir.
Utanmasını bilen, daha doğrusu doğuştan, fıtraten hayâlı bir kavimdir milletimiz.
Ciddî bir eğitim görmediği halde iki büyüğün yanında pençe pençe kızarmış yanaklarıyla gözlerini yerden kaldıramayan Anadolu delikanlıları, genç kızları ne kadar cana yakın ve sevimlidirler… Kendi güzelliklerinden bile utanırlar!... Çocukluk yıllarımızda, Toros boylarında, gözüne dikçe bakıldığında bile, gençlerin alı al moru mor “Utlu oldum” dediğini duyanlardanız.
İnsanımızın iç âleminden habersiz kimseler bu hâli anlayamazlar. Hayâdan nasip almamış olanlar bönlük sanırlar arlanmayı...
Halkımızın indinde ise ar damarı çatlamış insan maya tutmaz bozulmalara uğramıştır.
Çok defa başkalarının hatâlarından, arsızlıklarından da utanır insanımız. Onlar nâmına sıkılır, onların adına bakışlarını yere eğer. Kuvvetli sezgileriyle muhâtabının arsızlığını gördüğü halde, aptal damgasını yemek bahasına hayâsızlığı teşhise tenezzül etmez. Belki de bu aptal damgasını, arsız uyanıklıklara tercih eder. Buna “şımarmak” der. Testideki suyun toprak kabın dışına sızmasındaki adlandırmayı burada mecaz yapar. Şımarmayı nefs çirkinliklerinin yüze vurması, rûhâniyeti işgal etmesi sayar.
Bir çoğunda şuur planına çıkmamış bile olsa, insanlarımızda yüksek dozda bir hüzün duygusu da hâkimdir. Adını koyamamakla beraber, derin gurbet duyguları içinde, mahzun ve muztarip yaşar. Türkülerinde, şarkılarında o hüzün elle tutulacak kadar belirgindir. En şakrak demlerinde, oyun havalarında dahi derinlerden seslenen ince bir sızı, “ben buradayım” der. Gizli gizli kaynar, için için kanar durur.
Ve insanımız, "kendini bilmek"ten o sızının kaynağını bulmayı, sebebini çözmeyi, muhtevâsını şerh etmeyi anlar.
Hayâ hissi, bu gönül sızısını orta malı yapmamak kaygısından doğmaktadır aslında. Ayağa düşürmemek titizliğidir.
İşte bu fıtrattır Türk'ün Müslümanlığını güzel kılan. Bu yapıdır "Hayâ îmandandır" kelâmının işaretlediği saf îmâna yol açan.
Gönlündeki o mukkades sızıyı yitirene: "Ar damarı çatlamış" diye hayıflanıverir. Onun adına da arlanır. Bu fıtrî duygu, “Müslüman, başka bir mü'min kardeşinin hatâsını kendi yapmışçasına utanır" diyen hikmetli kelâmın târif ettiği haldir.
Yâ Rab… Bu gönül sızısını insanlarımızdan alma, evlatlarımızı hayâsızlardan eyleme... Nesillerimizi utanmasını bilen ervâh ile tezyin eyle…
Sait Başer