Şimdi bu kitabı okuyorum

Para ile ilgili gerçek bir devrim, paranın aslında akıl/zaman takası yapmaya....

Şimdi bu kitabı okuyorum

Şimdi bu kitabı okuyorum. Konuya meraklı olanlar için kapsamlı teknik incelemeler mevcut ama bana kalırsa biz dijital varlık kavramını tüm bu teknik bağlamın dışında da düşünmeye başlamalıyız. Aksi halde ne dijital paralar ne kripto paralar ne merkeziyetsiz finans araçları vs hiçbiri bir devrim değil, sadece mevcudun lacivert versiyonu olarak hayatlarımıza girmeye devam edecek. (Not: Yazdıklarımın kitapla bir alakası yoktur :)

Para ile ilgili gerçek bir devrim, paranın aslında akıl/zaman takası yapmaya yarayan bir taso oyuncağı olduğunu anlamamız ile başlayacaktır bana kalırsa. Akıl ve zaman değeri herkes için aynı değildir. Herkesin cips paketinden taso çıkmaz. Bu da ilk çağlardan bu yana değer takasının zeminini oluşturan “az olan değerlidir” klişesinin oyunlaştırılmış halidir. Peki ya oyunu değiştirme imkanımız olsaydı? Herkesin cipsinden taso çıksaydı? Akıl ve zaman takasında bazı oyuncuların eli hep boş kalmasa nasıl olurdu? Evet herkesin harcadığı zaman ya da hizmete sunduğu akıl eşit derecede kıymetli olmayabilir. (Olamaz da zaten. Tıpkı herkesin güzel ya da yakışıklı olamayacağı gibi…) Fakat ya bunun bir önemi olmasaydı? İnsan kocaman bir dünyanın içinde ihtiyacı olan her şeye aslında sahip. Hizmete sunduğu zaman ve aklının 5 kuruşluk ya da bin kuruşluk olması “gerçekte” çok da mühim değil. Mevcut kast sistemini yaratan, herkesin oyunu aynı bahçede oynamak istemesi. Oyunu ne kadar geniş bir alana yayarsak, “az olanın kıymetli olması sanrısı”ndan da o kadar kolay kurtulabiliriz. Biz -reelde parlak görünmesi dışında hiçbir işimize yaramayan- altına atfettiğimiz değeri ondan geri alabilirsek, işte bu gerçek bir devrim olurdu. Bahçemizdeki tek bir domates bile -hakikatte- parlak bir nesneden çok daha kıymetli. NFT gibi “değer oyunları”nın da bu altın yalanından hiçbir farkı yok bence. O nedenle bu ve benzeri hiçbir finans teknolojisine saygı duymayacağım. Akıl ve zaman takasından elde edilen taso ise -yani para- aynı bahçede kaldığımız sürece bizi birbirimize kıyasla daha başarılı, daha zengin ya da daha fakir olarak tanımlamaya devam edecek. Peki bahçeden nasıl çıkacağız? İşte bence devrim ancak bunun yolunu bulan biri tarafından gerçekleştirilebilir. Oyundan çıkmanın bir yolu olmalı. Ve bu yolu teknolojinin ışığında bulabiliriz. Blokzincir teknolojisinin mevcut finans düzenini devam ettirmek için değil de başka bir dünya yaratmak için kullanılabileceğini keşfeden biri bence çıkacak ve devrim o zaman başlayacaktır. Şu an devrim diye pazarlanan her şey, mevcut finansal piramitlerin başka renge boyanmış halidir o kadar. Umudum o ki blokzincir teknolojileri, nereden baksanız 3-5 bin yıllık geçmişe sahip “az olan değerlidir, haydi oyun alanına gel ve onu kapmaya çalış” mottosu üzerine kurulu devasa kasanın zincirlerini kırabilir. Fakat önce oyundan çıkmaya hazır olmalıyız. Üç kuruşluk duvarlar uğruna yirmi yıl banka için çalışmaya (ev kredisi) bizi nasıl ikna ettiklerini anlayabilirsek eğer, oyundan çıkmaya da hazır oluruz diye düşünüyorum… 

Ürün Dirier

Gazeteci Yazar
Resim önizleme