MISIR GEZİSİ......

Mısır, dünya tarihinin en eski medeniyetlerine ev sahipliği yapmış.

MISIR GEZİSİ......
''Ben manevi miras olarak hiçbir ayet, hiçbir dogma, hiçbir donmuş ve kalıplaşmış kural bırakmıyorum. Benim manevi mirasım ilim ve akıldır.''
Atatürk

Geçen hafta Mısır’daydım. Antonina Turizm tarafından düzenlenen, en ince ayrıntısına kadar düşünülmüş, kalitesi tartışmasız, çok değerli ve güzel anılar biriktirdiğim bir kültür turuydu. Telefonuma kaydettiğim binlerce görüntüden 3-5 tanesinin yanında hafızama kazıdığım gezimle ilgili izlenimlerimi paylaşma ihtiyacı duydum.

Mısır, dünya tarihinin en eski medeniyetlerine ev sahipliği yapmış. Nil Nehri'nin verimli toprakları, antik Mısır'ın tarım, ticaret ve kültürel gelişimini şekillendirmiş.

MÖ 3000'lerde Firavunlar döneminde, Mısır merkezi bir devlet haline gelmiş ve piramitler gibi büyük yapılar inşa edilmiştir. MÖ 1550'lerde Yeni Krallık dönemiyle birlikte Mısır, büyük bir güç haline gelmiş, MÖ 332'de Büyük İskender'in Mısır'ı fethetmesiyle Helenistik dönem başlamış.

Ardından MÖ 30'da Roma İmparatorluğu'nun kontrolü altına girmiş. MÖ 7. yüzyılda Arapların Müslüman fethiyle İslam dini ve Arap kültürü Mısır'a girmiş. 1517'de Osmanlı İmparatorluğu'nun kontrolü altına giren Mısır, 19. yüzyılda modernleşme ve Avrupa etkisiyle karşılaşmış. 19. yüzyılın sonlarında İngilizler, Mısır'ı fiilen kontrol altına almışlar. 20. yüzyılın başlarında Mısır'da milliyetçilik ve bağımsızlık hareketleri güçlenmiş. 1952'de askeri bir darbeyle cumhuriyet ilan edilmiş.

Bugün Mısır, Orta Doğu'nun en kalabalık ülkelerinden biri olarak kayda geçiyor. Tarihi mirası, turizm ve kültürel etkinliklerle birlikte modern dünyada ayakta kalmaya çalışıyor.

Ayakta kalmaya çalışıyor diyorum çünkü o inanılmaz tarihi zenginliği gölgeleyen benim bugüne kadar şahit olmadığımı düşündüğüm ekonomik fakirlik ‘’gözümü acıttı.’’

Mısır'ın zengin tarihi mirası ve turistik potansiyeliyle, gördüğüm yoksulluk, kirlilik, çok düşük standarttaki günlük yaşam koşulları, gözle görülür dengesiz gelir dağılımı sorunu ve ekonomik fakirlik yaşaması gerçekten büyük çelişki.

Tüm bunların altındaki sebepler aynı.

Ekonomik yapısal sorunlar, bildiğimiz politik istikrarsızlık veya güvenlik endişeleri, gelir dağılımındaki adaletsizlik, yoksulluk ve işsizlik gibi sorunlar, ülkenin ekonomik kalkınmasını zorlaştıran tarım, endüstri ve hizmet sektörlerindeki verimsizlik, modernizasyon eksikliği, eğitim imkanları, çok değerli turizm sektörünün sınırlı kesime fayda sağlaması gibi koşullar toprakların ‘eşi benzeri az’ mirasının sürdürülebilirliğini engellemiş.

Seçim dönemine girdik. Bu geziden beri kendi ülkemi, bize kalan mirası, kazanımlarımızı, bunların değerini nasıl hiçe saydığımızı, bundan kaçınmanın nasıl mümkün olabileceğini, bunun farkında olanların çabalarını yada hala aymaz gezinenleri düşünüyorum...

Hadi size de dert olsun

Bundan kaçınmak, benzeri kaderi yaşamamak için neyi farklı yapmamız lazım.?

Özge TORAMAN

Scaling Up Strategic Planning Facilitator 


    Resim önizleme
    Resim önizleme
    Resim önizleme
    Resim önizleme