Kriz yönetimi bir olay yaşandığında reaktif tepki vermek midir sadece?

Olay buraya gelmeden niye kimse bizi uyarmamış, proaktif önlem almamış?

Kriz yönetimi bir olay yaşandığında reaktif tepki vermek midir sadece?

Keşke bir krizi yönetmek Arifoğlu Baharat'ın düşündüğü kadar basit ve zahmetsiz olsaydı. O zaman hayat ne kadar kolay olurdu...

Singapur Gıda Bakanlığı'nın yaptığı açıklamada içinde sağlığa zararlı katkı maddelerinden birkaç tanesinin bulunduğunun ve satışların durdurulduğunun bildirilmesi üzerine tüm gözler baharat markasına çevrilmişti..

Arifoğlu yaptığı açıklama "ürünlerin kendisine ait olmadığını ve konunun muhatabının isim hakkını yarı yarıya kullanan diğer Arifoğlu markasına ait olduğunu kendi ürünlerini güvenle kullanmaya devam edebileceğimizi" söyledi..

Şimdi endişeli bir bir tüketici ve anne olarak "isim hakkını yarı yarıya kullanmak ne demek" sorusuna cevap bulmam gerekiyor sanırım çünkü bunun ne demek olduğu ile ilgili hiçbir fikrim yok!

Ya da pardon bu bilgiyi bulmak benim görevim mi olmalıydı sorusunu sormalıyım sanırım ilk önce! Belirli bir güven ilişkisini inşa etmek ve korumak zorunda olan marka tarafı değil miydi bunu yapması ve kafamızdaki tüm soruları yanıtlaması gereken? Bu durumda kriz iletişimi çerçevesinde bana bundan daha fazla bir açıklama borçlu olmadıklarına mı inanıyorlar?

Aynı isimli ve aynı kategoride 2. bir marka mı var? Biz tüketiciler bunu niye bilmiyoruz? Eğer öyle bir "yarı marka" varsa ve sağlık ihlalleri yapıyorsa niye onunla kamuoyu önünde bir proaktif mücadele edildiğine hiç şahit olmadık? Aynı isimle aynı kategorimde ürün üreten bir başkası varsa detektif gibi niye onların yaptıklarının peşine daha önce düşülmemiş? Yapacakları herhangi bir yanlışlığın kendi markalarına vereceği zarar ve tüketicilerin yaşayacağı güven kaybını niye hiç kimse hesaplamamış?

Kriz yönetimi bir olay yaşandığında reaktif tepki vermek midir sadece? Gerçekten bunun böyle olduğuna hala inanan markalar var mı? Olay buraya gelmeden niye kimse bizi uyarmamış, proaktif önlem almamış?

Bir de "güvenle kullanabilirsiniz" denilince hepimiz "aa tamadır, kullanmaya devam o zaman" mı demeliydik? Sorun bizde mi? Mesela hemen bağımsız denetmenlere anında testler yaptırıp sonuçlarını gerekli güveni sağlayabilecek yetkili kurumları da sürece dahil ederek açıklama sorumluluğu hissetmiyor mu marka?

Arifoğluonline'dan güvenle alışveriş yapabileceğimizi söylerken hangi satış noktalarının "diğer yarı markayı" sattığını niye hala bilmiyoruz? Hatta Türkiye'de diğer markanın var olup olmadığını içeren bir kriz iletişimi içeriği niye yok? Mesela niye daha önce sosyal medyalarda sponsorlu içerikle "gerçek Arifoğlu paketlerinin" hangileri olduğu niye gözümüze sokulmadı da biz girip bilgi aramak zorunda kalıyoruz? Böylesi önemli bir konuda sadece sahip olunan medyadan açıklama yapmak bütün sorumluluktan sıyrılmaya yetiyor mu?

Çok soru sordum değil mi? Acaba bu işin başka kolay bir yolu var mı?

Hımm, buldum çok daha kolay bir yolu var; aldığım Arifoğlu paketini rafa geri bırakmak ve hemen yanındaki rakip markayı almak.. Tüketicinin çözüm yolu bu kadar kolayken nasıl bu kadar rahat olunabiliyor acaba?

Prof. Dr. Çisil Sohodol

BAU Global