İstanbul..

Bugün keyifli bir röportaj için devletimizin kanalı TRT'deydim.

İstanbul..
İstanbul..

Tarihi dokusu, üzerinde yaşayan milyonlarca insanı, sahip olduğu coğrafi konum.. Hepsi ile inanılmaz değerli bir kent.

Bugün keyifli bir röportaj için devletimizin kanalı TRT'deydim. Gerçekten birbirinden kıymetli insanlar tanıdım orada. Gıdalardan, yüksek katma değerli ürün üretiminden, dünyanın diğer ülkelerinin ne yaptığından ve ülkemizin bu konuda neler yapması gerektiğinden çok kısaca bahsettim. Bir kaç zaman sonra yayında olur diye düşünüyorum. Elbette bu sadece bir "merhaba" idi. Çok daha fazlası zaman içerisinde gelecek.

Röportaj sonrası belki de uzun yıllardır caddesinden geçmediğim Taksim'e denk geldi yolum.. En son alışverişimi herhalde tarihi İnci Pastanesi'nden yapmıştım.. Sıcak çikolatanın adresi J'adore, yemekleriyle ünlü Ficcin Sokak ya da İmam Adnan Sokak'taki DOROCK hala duruyor mu bilmiyorum.. Eğer kapandılarsa çok üzüleceğim için hiç bakmadım. Elbette eski Nevizade yerinde midir, o canlılık var mıdır, gerçekten onu da bilmiyorum.

İnsan biraz yaş alınca, ne olursa olsun "eskiyi, geçmişi" özlüyor.. Aynı davranış babaannemde de vardı.. O da çocukluğunu, kıtlığı, bit salgınlarını, göçleri, sadece balıkla beslendikleri zamanları hep anlatırdı. Demek ki hepimize göre "yaşanmışlıklar" daha kıymetli, anı biriktirmek daha önemli..

Yıllar yıllar sonra baktığım, üzüntülerimi, dertlerimi, sinirlerimi yazdığım binlerce sayfalık günlüklerde yazılan ve yaşanan olumsuz hiç bir şeyi hatırlamıyorum.. Beyin tutmuyor demek ki.. Yer etmiyor.. Anlık öfkeler, kalp kırgınlıkları, dargınlıklar, kavgalar hep ama hep unutuluyor.. Fakat anılar, güzel zamanlar, yaşananlar değil de başkalarıyla birlikte yaşananlar, hissettirelenler asla ama asla unutulmuyor..

Ormanın kokusu, martıların sesi, sokakların o muazzam kalabalığı, denizin lodostaki o davranışları, birlikte söylenen şarkılar, birlikte izlenen sinemalar, hayaller içerisinde yenen yemekler, yapılan güzel planlar.. Hiç biri unutulmuyor.

Yaşamak, bana kalırsa sadece ve sadece "anı" biriktirmek demek.. Anılar yaşamın kalitesini, hayata bakışınızı, geleceğinizi şekillendiriyor. Anı biriktirebildiğiniz kadar yaşıyorsunuz aslında..

Yaşam; tüm zorluğa, her türlü kırgınlığa, yorgunluğa, bitmek bilmez olumsuz durumlara rağmen çok ama çok değerli. Alınan her nefes, atılan her adım, görülen her güzel görüntü, duyulan her güzel ses, hissedilen her an çok kıymetli.

Yağmurlu, lodostan başımızın ağrıdığı bir Perşembe günü, tarihi yarımadadaki Yeni BetaHan'da çayımı içerken, sizlere bu yazıyı yazmak, yaşamı biraz olsun paylaşmak istedim.

Hayallerinizin peşinde koştuğunuz, geleceği yeniden planladığınız, huzurlu, ve keyifli bir akşam geçirmenizi diliyorum.

Can KAYACILAR

Endüstriyel Bilim İnsanı
Resim önizleme