İngilizcede bir kelime var; yılın en yaratıcı kelimelerinden biri seçilmiş: Multi-slacking.

Yani öğrenci yetiştirmekle tohum atmak arasında bir bağlantı var. Çok hoş değil mi?

İngilizcede bir kelime var; yılın en yaratıcı kelimelerinden biri seçilmiş: Multi-slacking.
İngilizcede bir kelime var; yılın en yaratıcı kelimelerinden biri seçilmiş: Multi-slacking. Ekranında birçok pencerenin açık olmasını, çalışıyor gibi görünmeyi oysa o esnada Internet’te geziniyor olmayı ifade ediyor.

Yıllardır, telefonumun “notlar” bölümünde, üstteki gibi ilgimi çeken kelimelerden, ifadelerden, kelimelerin etimolojik kökenlerine ilişkin kısa bilgilerden meydana gelen bir sözlüğüm var. Hatta oraya aklıma gelen fikirleri ve kendi yarattığım yeni kelimeleri de ekliyorum.

Leonardo Da Vinci’nin de “Codex Trivulzianus” adı altında, bugün sadece 55 sayfasına ulaşılan 62 sayfalık bir defteri var (imiş). Da Vinci, bu el yazması defterinde, sütunlar halinde kendisi için özel önemi olan veya ilgisini çeken sözcüklere ya da yeni bulunan deyimlere yer verirmiş. Dokuz binden fazla sözcüğü not alıp, tanımladıktan sonra şöyle demiş Da Vinci:

“Kendi lisanımda o kadar çok sözcüğe sahibim ki, bazı şeyleri anlamamaktan ziyade kendi düşüncelerimi ifade edecek sözcüklerin eksikliğinden şikayet etmem gerekir.”

*

Böyle bir sözlük oluşturmanın kendi açımdan çok faydasını gördüğümü söylemeliyim. Sizlerle bugün (ve hatta arada bir), bu sözlüğe not aldığım birkaç kelimeyi ve onlara eklediğim düşünceleri paylaşmak isterim:

*“Seminer” sözcüğü ilk kez 19. yüzyılın ikinci yarısında, Almanya’da yapılan bir grup çalışması için kullanılmış. Bu grup çalışmasında üniversite öğrencileri önemli bir konuyu bir profesör ile birlikte tartışmak için bir araya gelmişler.
Seminer sözcüğünün kökeni Latinceden; “tohum yatağı, fidelik”ten geliyor.

Yani öğrenci yetiştirmekle tohum atmak arasında bir bağlantı var. Çok hoş değil mi?

*

*Çoğu kez birbirlerinin yerine değişimli olarak kullandığımız “gerçek/lik” ve “hakikat” farklı kavramlardır; İngilizcedeki “reality” ve “truth”a karşılık gelir.

Gerçeklik insan zihninden bağımsızdır; yani elimizde duran telefon, dışarıdaki bina “gerçek”tir. Oysa hakikat, insan zihninin deneyimleriyle, gözlemleriyle, ampirik kanıtlarla gerçeği biçimlendirmesidir.

Oxford Sözlüğü her yıl “yılın kelimesi”ni seçiyor; bu çerçevede 2016 yılının kelimesi olan “post truth” da en mânâlı kelimelerden biriydi.
Gerçi seçildiği dönemde de çeviri karmaşasına yol açmıştı; hâlâ karmaşaya yol açıyor.

Post-truth, “hakikatin ötesinde” anlamına gelir. Yani, kamuoyunun düşüncesinin şekillendirilmesinde, “hakikat”in önemsizleştiği veya önemsizleştirildiği; duygulara, inançlara hitap etmenin daha etkin kullanıldığı durumlara atfen söylenir.

*

*“Yeşil” kelimesi “taze, diri” anlamındaki “yaş”tan kökenini alıyor. Yaş önce “yaşıl” olmuş; sonra da “yeşil”. 
“Yaş” aynı zamanda “yaşamak” kelimesinin de kökeni.
Yeşil  Yaşam

*"Hayat" ve "yaşam" sözcükleri ise aynı değil. "Hayat" dediğimiz bir süreyi, "yaşam" dediğimiz ise o süreyi nasıl kullandığımızı ifade ediyor.

İki farklı sözcük olması boşuna değil, diyordu İlber Ortaylı...

"Bize verilen hayatı yani süreyi nasıl geçirdik? Nasıl davrandık? Üslubumuz neydi?
İşte, artık o bizim 'yaşam'ımıza dönüşüyor."

Damla Ömür Tantekin

Founder of D Strategy | Strategic Advisor & Writer | Speaker

*
Bu resim için alternatif metin açıklaması yok