Önceki İçerik
Sonraki İçerik
Editor Temmuz 4, 2020 0
Editor Haziran 18, 2020 0
Editor Temmuz 1, 2020 0
Editor Temmuz 4, 2020 0
Editor Haziran 15, 2020 0
Editor Mart 31, 2024 0
Editor Mart 31, 2024 0
Editor Mart 31, 2024 0
Editor Mart 26, 2024 0
Editor Ağustos 27, 2020 0
Formula 1 DHL Türkiye Grand Prix 2020, 13-15 Kasım tarihleri arasında Intercity...
Editor Şubat 15, 2021 0
KADIN İSTASYON AMİRLERİ GELİYOR
Editor Ocak 13, 2020 0
Türkiye’de şizofreni hastalığı farkındalığı konusunda önemli çalışmalar yürüten...
Editor Şubat 9, 2021 0
“2021’de BES’teki liderliğimizi korumayı hedefliyoruz”
Editor Kasım 23, 2021 0
"Yılın En Başarılı Sağlıklı Beslenme Ödülü"'ne layık görülmüştür.
Editor Haziran 23, 2020 0
Project Athena Yenilikleri
Editor Ekim 2, 2021 0
İzmit, Aksaray ve İstanbul’dan 49 Brisa gönüllüsü ve aileleri yüzün üzerinde poşet...
Editor Nisan 26, 2021 0
AB ülkelerinde yakın gelecekte tüm kamyon taşımacılığında elektrikli araçlara geçmeyi...
Kürşat dedim, bizi biz yapan nedir? Hangi organlar bizi biz yapar? Senle beni birbirimizden ayıran nedir?
Organları saydım, kalbimiz? böbreklerimiz? ciğerlerimiz?.. Böyle sayınca zaten cevap kendiliğinden belirdi.. Elbette "beynimiz" dedi. Beynimize bir organ daha eklemek istiyorum dedim.. Daha ben söylemeden, o ekledi.. Elbette "cildimiz"..
Bizi biz yapan 2 şey beynimiz ve cildimiz aslında. Çünkü cildimizi kaldırdığımızda biz birbirimizi tanıyamıyoruz, beynimizi kaldırdığımızda zaten biz olmuyoruz. O zaman bu hayatta "iyi geçinmemiz gereken" 2 organ var: beynimiz ve cildimiz. Ve aslında kendilerini tanımaya en uzak olduğumuz iki organımız..
Mesela cildimiz hakkında neredeyse hiç bir şey bilmiyoruz. Devasa bir yüzey alanı, milyonlarca reseptör ile yaşamı algılamaya çalışıyor ve doğrudan beynimizle bağlantılı. Hani hep derler ya, ikinci beynimiz bağırsaklarımız diye.. Aslında değil bence.. Cildimiz ne o zaman? Ağrıyı, acıyı, solunumu, boşaltımı, güzelliği, seçilimi, çevreye karşı her türlü zorluğu yaşayan, üzerindeki kan damarlarını genişletip bizim vücudumuzun sıcaklık dengesini sağlayan ve bunun gibi daha binlerce işlevi olan "cildimiz" beynimizin yardımcısı değil de nedir?
Her neyse..
Dramatik bir klinik çalışma sunacağım size.. Açlıkla boğuşan Bangladeşli bebeklere "topikal" olarak yani sadece ciltlerine belli bir süre ayçekirdeği yağı sürmüşler... Özellikle 6 ay ve altındaki bebeklerin kanlarındaki yağ değerleri düzelmiş. Yani "bebekler ciltlerinden beslenmişler".. https://lnkd.in/dm7585at Klinik çalışma, buyrun inceleyin.
Fotoğraftaki konuyu kaçırmadan hemen size anlatayım. Fotoğrafta gördüğünüz soyulmuş ayçekirdeği gibi duruyor ama değil :) Süperkritik Ekstraksiyon Teknolojisi ile Arşen Process tarafından geliştirilmiş "tamamen yağsız" ayçekirdeği. Çünkü yağını %99.9 oranında süperkritik ekstraksiyon ile aldık. Çekirdekler ezilmemiş, kırılmamış, neredeyse hiç bir işlem görmemiş gibi duruyor değil mi :) Ağırlıkları en az %50 daha az :) Ve proteince inanılmaz zenginler.. Süperkritik ekstraksiyon teknolojisi bambaşka bir kulvar.. Çok üst düzey bir teknoloji ve bu teknoloji ile gerçekten yüksek katma değerli ürünler üretmeniz mümkün..
Bu hayat yolculuğunda yelkenlerini Ar-Ge ve bilimle dolduranlar, çok farklı yönde ve hızlı bir şekilde yol alıyorlar. Ayçekirdeğinden elde edilen yağ ve sonrasında çıkan çekirdeklerin kaça satılacağını da siz düşünün? Hele ki bizim toplumumuz gibi çekirdeği çok seven bir toplumda, "yağsız çekirdek" trend olursa.. Off.. Kırılımları düşünemiyorum gerçekten. Çocukların, gençlerin beslenmesine müthiş bir protein kaynağı.. Daha neler yapılmaz ki.. Tüm yağlı tohumlarda bu senaryoyu düşünebilirsiniz. Hele ki yer fıstığında durum ne olur bilemiyorum :)