BİR KARENİN HİKAYESİ 

Bu fotoğraf karesi, içinde yer almaktan dolayı, meslek hayatımda beni en çok mutlu eden ve gururlandıran karelerden birisi oldu.

BİR KARENİN HİKAYESİ 

Bu fotoğraf karesi, içinde yer almaktan dolayı, meslek hayatımda beni en çok mutlu eden ve gururlandıran karelerden birisi oldu. Öğrenciyken böyle bir ekiple böyle bir karede yer alabilmeyi de çok isterdim. Bu açıdan bu fotoğraf karesi öğrencilerimin Özgeçmişlerindeki en değerli satırlardan birisi olacaktır diye düşünüyorum. 
*
Gelelim bu karenin hikayesine:

Değerli dostum Prof. Dr. Mehmet Ali Öktem 1998 yılında Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesinde Klinik Mikrobiyoloji Uzmanlık öğrenimini tamamladıktan sonra Fİnlandiya'da araştırmalar yapmaya gider. Burada en zor olanı seçer ve Hantavirüsleri doğada araştırmaya girişir. Şanslıdır bu konuda dünyanın en iyisi olan ekiple çalışma şansı bulur. 
*
Ben Ankara Üniversitesindeki Doktora öğrenimim aşamasında 1994 yılından itibaren Türkiye Kemiricileri üzerinde çalışmaya başladım. Türkiye'nin en üretken Memeli araştırma ekibinin bir parçası oldum. 2000 yılında Öğretim Üyesi olarak Zonguldak'ta çalışmaya başladım. Kendi Araştırma Laboratuvarımı ve yetiştirdiğim öğrencilerimle kendi ekibimi kurdum. 
*
2009 yılında Zonguldak ve Bartın Bölgesinde ortaya çıkan bir Hantavirüs salgını yollarımızı kesiştirdi ve bizi bir araya getirdi. O günden beri Türkiye çapında Memelilerden insanlara bulaşan Hantavirüslerin hangi memeli türlerinde taşındığı ve bu türlerin Türkiye'deki yayılışlarını araştırma çalışmalarımızı büyük bir hız ve verimlilikle sürmektedir. Bu kapsamda Zonguldak, Bartın, Giresun, Burdur ve Yozgat illerinde Sağlık Bakanlığı ile ortak çalışmalar yürüttük. Bir TÜBİTAK projesi tamamladık ve şu anda 2.sini sürdürüyoruz. Sağlık Bakanlığı ile yeni bir protokol aşamasındayız. Bu aşama da gerçekleştiği taktirde uzun süreli bir çalışma başlayacak ve Bakanlıkla birlikte Türkiye çapında saha çalışmaları yaparak, salgınlar çıkmadan durumu öngörebilecek çok değerli veriler sağlamış olacağız. Bu verilerle riskli bölgelerde konuyla ilgili hekimlere bilgilendirmeler yapılabilecek. Bu bölgelerdeki sağlık kuruluşları bu hastalıkların tedavisine yönelik olarak önceden donatılabilecek. Yani bu kapsamda karşılaşılabilecek hastalıklara karşı hep bir adım önde olabileceğiz. 

Bu karede beni en çok mutlu eden bir diğer detay ise böylesine önemli bir sürece yetiştirdiğim 4 öğrencim ile birlikte katılabilmiş olmamdır. Ayrıca 2 öğrencimin de (Sercan Irmak ve Faruk Çolak) ekibin bir parçası olarak hazırda bulunmasıdır. Bir akademisyenin emekli olmadan kendi yerini fazlasıyla dolduracak öğrenciler yetiştirmesi çok önemlidir ve akademisyenin temel bir sorumluluğudur. 
*
Bir uzmanlık alanında kendimi geliştirmiş olmanın ve benden sonra yerimi fazlasıyla dolduracak öğrenciler yetiştirmiş olmanın da mutluluğunu ve huzurunu yaşıyorum. 
*
Bu kare 20 günlük bir saha çalışmasının son günü Posof ilçesi Türkgözü Köyünde çekildi. Her gün 12 saat çalıştık ve günlük 12-15 km yol yürüdük. Bu yoğun tempo sonunda yorgunluktan tükenmiş yüzler beklenir ama enerji dolu gülen gözler görüyorsunuz. 20 günde kimsenin ben yoruldum dediğini duymadım. Ekip ruhu ve vatanperverlik budur. 
*
Çok özel bir notu da yine değerli dostum Mehmet Ali Öktem için düşmek istiyorum. Finlandiya'da iken zoru seçen ve çığır açan tercihi şu anda bu ekibin oluşmasını sağladı. Kendisi hayatta tanıdığım en vatanperver insandır. İyi bir arkadaş, iyi bir dost, iyi bir insan. Ve çok çalışkan. Birlikte çalışıyor olmaktan dolayı büyük bir mutluluk duyuyorum.

Prof.Dr.Mustafa SÖZEN