Geçmişi anlamak, bugünü anlama yetimizi belirler.

Bugünün anısına, romanımda geçen köy ensitüleri ile ilgili bölümü paylaşmak isterim:

Geçmişi anlamak, bugünü anlama yetimizi belirler.
Geçmişi anlamak, bugünü anlama yetimizi belirler.

Bugünün anısına, romanımda geçen köy ensitüleri ile ilgili bölümü paylaşmak isterim:

"Buzla Bahar Arasında"

Baran hayatında ilk kez kendini dedesine bu kadar yakın hissetmişti. Dedesi:
-Bu deden var ya altmış sekiz kuşağının deli fişeklerindendi. O zamanlar köy enstitülerinin yetiştirdiği aydınlanmış öğretmenler vardı.
Ben de öğretmen olmak istiyordum. Kars’a bağlı Cilavuz Öğretmen Okulu vardı. Kısa bir dönem devam ettim. Okula zaman ayırmadım. Gitmeyince de okulla ilişiğim kesilmiş oldu. Hayatımdaki en büyük keşkemdir okulu bırakmam. Her hatırladığımda ciğerime ok gibi saplanır. İnsan canı tezdir, düşünmeden yol çizer. Çizdim, sonuçlarını da yaşadım.

—Dede, Köy Enstitüleri ne demek?
—Köy Enstitüleri, ilkokul öğretmeni yetiştirmek üzere 17 Nisan 1940 tarihinde açılmış okullardı. Tamamen Türkiye'ye özgü olan bu eğitim projesini 28 Aralık 1938 tarihinde Milli Eğitim Bakanı olan Hasan Âli Yücel bizzat yönetmişti. Cumhuriyet Türkiye'sinin ülke gerçeğine, kendi öz kaynaklarına dayalı olarak kurduğu bir eğitim sisteminin adıydı aynı zamanda köy enstitüleri. Bu okullara, ilkokul 5. sınıfı bitirenler alınırdı. Birde köylerde okuma yazma bilenler altı ay kurs görerek eğitmen olurlardı.
Sayıları yirmiye ulaşan Köy Enstitülerinde genel bilgi ve kültür derslerinin yanı sıra tarımsal bilgi, teknik bilgi ve beceriler kazandırmaya yönelik uygulamalı dersler ağırlıkta idi. Böylece Enstitüleri kendi alt yapı sorunlarını da devlete yük olmadan kendi üretkenliği içinde çözülmüş oluyordu."

—Peki dede, Köy Enstitüleri niye kapatıldı?
—Baran'ım bu soruya en güzel cevabı dönemin Milletvekili Kinyas Kartal vermişti. Aynı zamanda toprak ağası olan Kinyas Kartal, yıllar sonra Köy Enstitülerinin neden kapatıldığına ilişkin soruya ‘ Köy Enstitüleri kesinlikle komünist uygulama değildi. Doğuda en yüksek eğitim gören insan benim. Köy Enstitüleri, bizim devlet üzerindeki gücümüzü kaldırmaya yönelikti. Bunu içimize sindiremedik. Benim Van yöresinde 258 köyüm var. Bunlar devletten çok bana bağlıdırlar. Ben ne dersem onu yaparlar. Ama köylere öğretmenler gidince benim gücümden başka güçler olduğunu öğrendiler. DP ile pazarlığa girdik, kapattık’ diye cevap vermişti. Bu açıklama kulaklarımızdan hiç silinmedi torunum.

—Ya kapatılmasaydı dede, neler olurdu?
—Okumayan çocuk kalmazdı. Eğitim paralı olmazdı. Değerlendirilmeyen toprak kalmazdı. Büyük şehirlere göç olmazdı.
—Çok üzüldüm dedeciğim. Bu kadar önemli olduğunu bilmiyordum.
—Çok önemliydi çok.
Eğitim insanları, yaşamlarına katkı sağlayacak bilim ve teknolojiye yönlendirmelidir. Herkes bundan karşılıksız, eşit olarak yararlanabilmelidir. Köy Enstitüleri bu amaca hizmet etmek için kurulmuştu. Köy Enstitüleri kapatılmakla Türkiye'de yaşayan köy halkının ve okuma imkânı olmayan birçok insanın eğitim hakkı elinden alınmış oldu. Eğitimin ulaşmadığı, uğramadığı yerlerde köylerden kente göçler başladı.

O gün Baran’ın şaşırma günüydü.

Olcay Kasımoğlu/Şair/Yazar/Eğitimci

İlk Yardım Eğitim Merkezi Mesul Müdürü
Bu resim için alternatif metin açıklaması yok
Bu resim için alternatif metin açıklaması yok