Sonraki İçerik
Editor Temmuz 4, 2020 0
Editor Haziran 18, 2020 0
Editor Temmuz 1, 2020 0
Editor Temmuz 4, 2020 0
Editor Haziran 15, 2020 0
Editor Mart 31, 2024 0
Editor Mart 31, 2024 0
Editor Mart 31, 2024 0
Editor Mart 26, 2024 0
Editor Haziran 6, 2021 0
TÜRKİYE’NİN BAŞKA YERİNDE BİR ÖRNEĞİ YOK
Editor Ağustos 1, 2021 0
Bir yanda aşı karşıtları, bir yanda aşı olmakta tereddüt yaşayanlar var.
Editor Ekim 15, 2020 0
Uzun bir aradan sonra Artweeks@Akaretler; sanatçılara ve galerilere sanatseverlerle...
Editor Mayıs 9, 2020 0
Hub-Edu öğrencilere katkıda bulunuyor
Editor Eylül 22, 2020 0
“Bir kavmin efendisi, onlara hizmet edendir.”
Editor Haziran 3, 2021 0
Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) Genel Başkanı Hüseyin Baş Atatürk’e yapılan hakaretlere...
Editor Ağustos 24, 2021 0
Genetik ve beslenme faktörüne dikkat: Her 100 çocuktan 5’inde böbrek taşı problemi...
Editor Kasım 14, 2020 0
‘Tesisatçılar Buluşması’nı İstanbul’da bulunan Fulya Mağazası’nda gerçekleştirildi.
İki haftadır kitaplarından bahsettiğim Tarihçi Rutger Bregman diyor ki…
En büyük eksiklik Gayri Safi Milli Hasıla’da değil; kendi içimizde… Hayatın anlamına duyulan eksiklik; içsel motivasyon, özgürlük ve tutku eksikliği.
*
Yapmamayı tercih ederim. “I would prefer not to.”
Üstteki cümle Herman Melville’in kısacık ama kült öyküsü “Kâtip Bartleby”ini okuyanlara tanıdık gelecektir. Moby Dick’ten iki yıl sonra yayımladığı bu öyküsünde Yazar Melville, bir hukuk bürosunda çalışan Kâtip Bartleby’nin hikayesini anlatır. Sadece 60 sayfa olduğuna bakmayın; insan psikolojisine, empatiye, modern topluma dair, okuyanı gerçekliğe ayıltan bir öyküdür bu.
Tek işi hukuki evrakları kopyalamak olan Kâtip Bartleby çok geçmeden bu işten sıkılır. Bir süre sonra konuşmayan, duvara boş boş bakan ve işe yaramayan birine dönüşür. Söylediği tek şey “yapmamayı tercih ederim” cümlesidir.
Öykünün anlatıcısı olan avukat, Bartleby’i bu hâle neyin getirdiğini sürekli sorgular, durur.
Öykünün derinliği de işte tam burada; Bartleby’i bu hâle getirenin ne olduğuna ilişkin kendi sorularımızda ve bu sorulara vereceğimiz cevaplarda yatar:
- İnsanın özgürlüğü, potansiyelini gerçekleştirebildiği noktada mı başlar?
-Toplumun veya kurumsal yapının bize sunduğu mecburiyetlerin ne kadarına “hayır” diyebiliriz?
-Birçok şeyi, sorgulamadan, salt görev bilinciyle veya uyumlu olmak kaygısıyla yaptığımız bu çağda kendi özümüzü nasıl bulacağız?
*
Altı yıl önce hayata veda eden, Alarko’nun kurucusu İshak Alaton’un sağlığında yazdığı bir yazı vardır. Yaşamımızda para ötesi yani parayla satın alamayacağımız bir konu daha olduğunu; bunun da adının zevk ve keyif olduğunu anlatır Alaton. Şöyle devam eder:
Zevk almak, keyif duymak ancak kültür ile mümkündür. Güneşin batışından, denizin hışırtısından ya da satranç oyunundan zevk alabiliyorsanız güneşi kaç paraya batırabilirsiniz? Denizi hışırdatmanın fiyatı nedir? Kalenizle bedavaya şah çekebilirsiniz.
… ve üstünde düşünmeye değer şu mesajı verir:
Yaşlılığınız için biriktireceğiniz kötü gün parası kadar belki ondan da önemli olan bu zevkler ve mutluluklardır. Bunlara sahip olmak ancak kültürle mümkündür.
Para kazanmaya emek verdiğiniz kadar kültür edinmeye de emek verin.
*
Bitirirken, sizlere kendimden bir haber vermek isterim:
“LinkedIn’de yazdığınız (ve henüz yazmadığınız) konuları bir de sizden canlı dinleseydik; bu zihin egzersizlerini beraber yapsaydık” diyen kurumların iş birliği arzularını yerine getirmek için bir adım attım.
80 dakikada, 5 konu başlığını kavramlar, kitaplar, hikayeler ve trendler eşliğinde, kurumdakilerle beraber sorguladığımız bir seminer dizisi gerçekleştireceğim. İlki de mart ayında olacak.
*
Modern toplum, iş yaşamı, mecburiyetler, özgürlük, para ve kültür konularında sözü size bırakıyor; keyifli bir pazar günü diliyorum.
Damla Ömür Tantekin
Founder of D Strategy | Advisor |