EMNİYET ŞERİDİNDE FIKIH!

Dini fıkha indirgeyenler, bu tablo ve benzerleriyle ilgili fıkıh hükmü biliyorlar mı?

EMNİYET ŞERİDİNDE FIKIH!
Dini fıkha indirgeyenler, bu tablo ve benzerleriyle ilgili fıkıh hükmü biliyorlar mı?
Emniyet şeridini işgal edenlerin yol açtıkları âsâyiş ve ulaşım kusurlarından doğan ölümlere, her türden zarar ve gecikme bedellerine dâir bir Diyanet veya ilâhiyat çalışması duyan var mı?
*
Güncel meselelerin, yeni teknolojilerle ortaya çıkan yeni imkan ve zaafların hayatımızdaki payını hiç düşündük mü? Konu ilahiyatçıların tarihî metinlere dayalı bilgileriyle sınırlandırılabilir mi? O metinler ki, şimdiki hayat düzenini hayal dahi edemeyecek insanlarca tedvin edilmişti...
O insanların fevkalâde saygıdeğer oluşlarına değil sözümüz.
O zamanlarda bugüne göre çok sade bir hayat vardı ve genellemelerin hata payı düşük olabilirdi.
Ya şimdi?
Bu bahislerde belli bir ihtisas alanını tek otorite saymak, hem hatâ nisbetini çok büyütürken, hem de dinde reddedilen ruhbanlığa yol açmasın!? Dinin doğuş devrinde bile kökten hatâlı bulunmuş bir ruhbanlık, modern şartların olağanüstü genişlemiş bilgi ihtiyacı karşısında zâten hiç bir şansa sahip olamaz...
Tıpta, teknikte, iş ve meslek düzenlerindeki sistemler her gün yepyeni durumlara yol açarken, robotlar, DNA mühendisliği ürünleri, gıdâ sanayiinin yeni uygulama ve üretimleri... ile ilgili hükümler aranırken klasik fıkıh ne diyebilmiştir?
*
Çok daha kritik bir bahis de, tamamen psikolojik ve kalplerde cereyan eden din gibi bir alanda, kişilik inşasıyla elde edilecek bir ahlâkî formasyon olan dindarlık konusunda hâriçten komutlar vermek ne derece sağlıklı bir toplum kazandıracaktır?...
Soru çok...
Cumhurbaşkanımızın serzenişlerinin ciddî bir sosyolojik ve siyâsî zemini olsa bile, hikemî yönlere dâir konuşacaklarda bulunması gereken niteliklerin belirlenmesi bile pek kolay görünmüyor...
Kaldı ki bütün ilahiyatçılar ittifakla karar verseler bile, bunlara verilecek "otorite"nin meşrulaştırılma eşiğini aşmak ne büyük merhale olur.
İşiniz hiç kolay değil arkadaşlar...
Sanki nesnel ve objektif laboratuar şartlarında bir bahsi konuşurmuş gibi yola çıkılırsa, arkası zor toparlanır...
*
Ya ne yapılmalıydı?
Elbette bu soru meşrûdur. Fakat çok ciddî bir ön hazırlık yapılmadan öne atılmakla sadece işin karmaşıklığı büyür. "Ne yapalım yani?" diyeceklere verilecek iyi formüle edilmiş cevaplar hazırlanması lazımdı.
Zavallı Ali Erbaş Hoca ne desin!
Din İşleri Yüksek Kurulu ve İlahiyat Fakultelerini adres gösterdi.
Bu büyük bahsin "otorite"si, laik hukukça mı belirlenecek? Bürokratik akademik ekip, zahiren meşru gibi görünse bile, ancak "Din güzel ahlaktır" hükmü bağlamında gerçek bir yetki bulabilir.
Ama "ahlak" da tamamen subjektif ve bâtına dâir bir alan...
Yoksa burada da meşruiyeti siyasi otorite mi belirlesin?
Sait BAŞER
Fotoğraf açıklaması yok.