DEVLET SANATÇIMIZ HİKMET ŞİMŞEK

TRT pazar sabahlarının değişmeyen yüzü,15 yıl boyunca 'Pazar Konseri" adlı programı

DEVLET SANATÇIMIZ HİKMET ŞİMŞEK

Yaşı bana yakın veyahut benden büyük olanlar hatırlarlar; TRT pazar sabahlarının değişmeyen yüzü,15 yıl boyunca 'Pazar Konseri" adlı programı ile tanınan devlet sanatçımız Hikmet Şimşek idi.

Şimşek, Harp Okulu'nda öğrenim gördüğü sırada askeri hastaneye kaldırılır ve yattığı süre boyunca radyodan dinlediği klasik müzik programları vesilesiyle müziği meslek olarak seçmeye karar verir. Cemal Reşit Rey ve Ulvi Cemal Erkin gibi usta sanatçıların sınavlarını geçerek 1946'da askeri eğitimi bırakır ve Ankara Devlet Konservatuvarı'na girer.

Bilirsiniz maestro ömrünce Türk insanına klasik müziği sevdirmeye çalıştı. Çocukların müzik eğitimine katkıda bulunmak için TRT Radyosu Çocuk Korosu'nun gelişimine ön ayak ve ebeveynlerime ilham kaynağı oldu. Benim, TRT Radyosu Çocuk Korosu ile başlayan ve Devlet Opera ve Balesi'nde devam eden bir dönem yuttuğum o sahne tozunda dolaylı da olsa katkısı vardır. Kendisini rahmetle anıyorum

Sahne sanatlarına olan ilgi ve alakamın mayası o günlere dayanıyor. Hocamız gibi profesyonel olarak bu mesleği seçmedim ancak iyi bir izleyici olmayı da hiç bırakmadım.

Milano'ya gittiğimde Teatro alla Scala da prömiyeri sahnelenen, Mozart'ın o çok ünlü "Saraydan Kız Kaçırma" operasını izledim. Kadınların ve erkeklerin çok şık ve özenli olduğu bu gösteride locamızda yerimizi aldık.

Kısa bir süre önce AKM'de izlediğim bu üç perdelik eserde olaylar Topkapı Sarayı'nda geçer. Belmonte, Selim Paşa'nın haremindeki sevgilisi Constanze’yi kurtarmak için İstanbul’a gelir. Sarayda kendine bir iş bulur. Paşanın sadık hizmetkârı Osman ondan kuşkulanmaktadır. Tam kaçmak üzerelerken yakalanırlar. Paşa, Belmonte’yi sorguladığında, onun can düşmanının oğlu olduğunu öğrenir hepsi çaresizlik içinde ölümü beklemekteyken bir mucize olur ve Selim Paşa alicenâp tavrıyla onları bağışlar, ülkelerine gitmelerine izin verir. Mozart,Türklerin kin tutmak yerine merhamete önem vermesine dikkatleri çeker.

İlk defa Viyana'da, Mozart'ın bizzat yönetiminde 1782'de sahnelenen eser gazetelere; "Yüzyıl önce şehri dehşete düşüren şey- II. Viyana Kuşatması 1683- bugün Viyana halkını neşelendiriyor." diye yansır ve Opera sanatında İtalyanca hakimiyetini ilk kıran ve Almanca sergilenen opera olur.

Komedi unsurları barındıran bu nefis repertuarın Osmanlı mehteran ritmlerinden esinlendiği müzikleriyle dinlenmesi ve izlenmesi çok zevklidir.

İlber Ortaylı "Avrupa ve Biz" kitabında, opera eserlerini icra edebilen toplumların, pek çok işi topluca yapabilme ve örgütlenme becerisine sahip olduğunu söyler. Hatta Atatürk'ün Sofya'da izlediği bir opera sonrası yanındakilere Balkan Savaşları'nda neden yenildiğimizi daha iyi anladığını, bu sanata duyduğu saygıyı ve gelişmesi için gösterdiği çabayı anlatır.

Bana sorarsanız bugün bizim opera sanatçılarımız ve müzisyenlerimiz en az doğduğu topraklardaki o sanatçılar kadar başarılı ve yetenekliler.

Gel gelelim salonu dolduran özenli misafirleri ve 1778'den beri faaliyet gösteren 8 katlı salonu kıskanmadım desem yalan olur

Onur Küçükkaramıklı

Co-Founder at SONA Underwater Dive Technology